İçinde bulunduğumuz coğrafyada Türkiye’nin iç ve dış gidişatını izlediğimde devlet başkanımız olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı sabırlı ve başarılı bir dış siyaset izlediğini düşünüyor ve söyleyebiliyorum.
Ülkemizin ve insanlığın çıkarları için süper güç gibi bilinen ülkeler karşısında onların yüzlerine hakikati haykırmaktan geri durmuyor. Ülkenin menfaatinin çerçevesi içerisinde söylenmesi gereken ne varsa söylediğini ve yaptığını görebiliyoruz.
Nedendir anlayamadığım belki de hiç anlayamayacağım bir konu var ki, iç siyasette yaşadığımız topluma ters gelen ve adeta zihinleri allak bullak eden sanki Reisi anlamakta güçlük çeken bir siyaset ve bürokrasi anlayışının varlığından bahsedebiliriz.
Reisi toplumun gözünden düşürmek istercesine, Reisin söylediklerinin ve ifade ettiklerinin sanki tam tersinde işler yapılıyormuş gibi toplumda bir düşünce oluşmaktadır. Bu oluşturulan havadan etkilenen insanlarımızda ister istemez düşüncelerinde ve zihinlerinde bazı olumsuzlukların canlandığını ifade ettiklerini gözlemlemekteyiz.
Bu arada toplumunun zihnindeki iç siyaset ve bürokrasi de oluşmuş olan ve konuşulmaya devam eden olumsuz algı düzeltilmezse, 2019 seçimlerinde ister istemez olumsuz bir karşılık bulacağını seslendiren kitlelerin çoğalmak da olduğunu görüyoruz.
Reisi anlamakta güçlük çeken bir siyaset ve bürokrasiye örnek olarak TEOG ve Üniversite imtihanını örnek verebiliriz. Sayın Cumhurbaşkanımızın eğitim için ifade etmiş olduğu sözlerin adeta karşılığının bulunmaması YÖK’ün üniversite imtihanı açıklamasında ve Milli Eğitim’in TEOG yerine ortaya koymaya çalıştığı taslak sistem hakkında ortaya çıkanlara baktığımızda görülüyor.
Eğitim şart ama uzun soluklu ve uzun süreçli bir altyapı gerektirmektedir. Mevcut bürokratlara yön verecek eğitim nasıl olur bilmiyorum ama onlara da Reis gibi bu milletin hayrına düşünebilme kabiliyetini yerleştirebilseydik tek gaye Hakkın ve halkın rızası olurdu. Anlaşılan bu gaye ve hedefleri sonradan monte etmek oldukça zor gözüküyor.
YÖK’ün ortaya koymuş olduğu yeni sistem imam hatipler adına büyük bir facia olduğunu ifade eden görüşlerin hâkim olduğunu gözlemlemekteyiz. Acaba Reis bunu mu işaret etmişti? Yoksa Reis gibi düşünemedikleri için kendilerine göre tevil mi ettiler? Bu olumsuzluklar nasıl açıklanabilir anlaşılır gibi değil. (Devamı yarın)
TEOG un yerine koymaya çalıştıkları sisteme bakıyoruz öğrenciler açısından da eğitim sistemi açısından da daha henüz sonlanmış olmamasına rağmen facia gibi gözlüyoruz. 8. Sınıf öğrencinin ağzından çıkan bir ifade sanki bunu açıklıyor gibi: ‘’Bizim yüzümüzden 5. Sınıf çocuklar da yandı.’’ bu sözle şunu söylemeye çalışıyordu
İmtihan sadece 8 sınıflara aitken yeni getirilmesi düşünülen sistemin 5 6 7 ve 8 sınıfları da kapsayacağını, dolayısıyla imtihanın ortadan kaldırılması düşünülüyorken bütün Ortaokulu’nun tamamına yayıldığını ve zorluk olarak ifade edilen imtihanın yine de hayatın her alanında faaliyetini katlayarak devam ettirdiğini gözlemleyen bir nesil var artık.
Çocukları yarış atına döndürmeyelim diye TEOG da neymiş denilerek çıkılan yoldan, çıkan sonuç ise daha çok imtihan daha çok yarış atı yetiştirmek olarak karşımıza çıkmış gibi gözüküyor. İşin diğer bir vahameti de yeni gelecek sistemin ismin de yatıyor gibi geliyor. Eğer doğruysa milli izleme sistemi adı ile yeni bir sistem geliştirmeye çalışıyorlarmış. Yani MİS gibi bir sistem olacak.
Yine bu sistem önceki iptal edilen sistemler gibi başarısız olursa milli kelimesinin dejenerasyonu söz konusu olacağı açıktır. Bu konuda hassas davranarak Merkezi izleme sistemi adı altında isimlendirilmesi daha mantıklı olacaktır diye düşünüyorum.
Bütün bunları söylerken yukardaki olumsuzluklarla alakalı olmasa da tabanda bazı güzel şeyler de olmuyor değil. Mesela; Kepez bölgesinde Nebi Güney İmam Hatip Ortaokulunun uzun yıllardır rekor denemesinde bulunduğu Kızılay ile birlikte yapmış oldukları kan bağışı kampanyası gibi.
Bu rekor denemesin de başarılı olmalarını bir şartla destek veriyorum. Rekoru kırıp ve arkasından her yıl da aynı kampanyaya devam edeceklerse bu çok güzel bir rekor olacaktır. Bu kampanyaya âcizane ben de katılıp onların yarışına omuz vermek için bir kanda biz verelim dedik.
Böyle güzel işler nedense hep tabandan, halkın zihninden ve toplumun bünyesinden çıkmaktadır. Toplumun yararına olan bu tip güzel çalışmaların bürokratik kesimin gerek fikir gerekse bireysel katkılarıyla artarak devamını temenni ediyorum. Aynı endişeleri paylaşan, geleceğe daha umutlu bakan bir toplum oluşturmak dileğiyle,