Dikkatimi çeken, biraz da bana ters gelen ve üzerinde durulması gerektiğini düşündüğüm bir kaç konu hakkında yazılı düşünmek istiyorum.
İlki FETÖ'den devralınan okullar hakkında;Bu okullarımıza öğrenci aldık, kadrolu öğretmenler aldık, hizmetliler çalışıyor, bakanlıktan ödenekler de tahsis ediliyor, ama nedendir bilmediğim bir sebeple idareci kadrolarının vekâleten bakıldığını görüyoruz.
Bunun için her türlü gerekçe ortaya konabilir. Denilebilir ki hukuki süreç devam ettiğinden idarecileri asaleten atayamıyoruz. Benim de aklıma şu soru geliyor. Asaleten yöneticisi atanamayan kurumlara asaleten öğrenci alınıyor, asaleten kadrolu öğretmen atanıyor, asaleten hizmetli alınıyor ve bakanlıktan ödenekler çıkartılabiliyor. Ama neden idarecilerini atayamıyoruz.
Yoksa öğrencisi, öğretmeni, ödenekleri, hizmetlileri olan bir okulda, Milli Eğitimdeki bürokrasiden atılamayan FETÖ'cülerin yarın geri gelecekleri düşüncesi ile idarecilerini kendileri yerleştirmeyi mi düşünüyorlar?
Böylelikle hiç zahmet çekmeden idarecilerini kendileri atamak suretiyleokulları tekrar işletilir halde mi bulmak istiyorlar diye insanın aklına gelmiyor değil.Devletin her kademesinde cesurca atılan adımlar neden Milli Eğitimde atılamıyor? Milli Eğitim'e bağlı bir okulun idarecilerinin atanamaması, bana çok düşündürücü ve manidar geliyor. Bu konu çok hassas bir konu Milli Eğitim Bakanlığımız bu konuya biran önce el atmasını ve buradaki açmazı çözmesi gerektiğini düşünüyorum.
Birbaşka yazılı düşünmek istediğim konuda müfredat değişikliğidir. Büyük beklentilere girmiş olduğumuz konunun komisyonlarında yine adeta Milli Eğitimin bürokrasisinden sökülüp atılamayan FETÖ’cülerin ve ulusalcıların elinde olduğunu düşündürüyor. Bu konuda bir kaç misal vermek istiyorum.
Birincisi normal liselerin Din kültürü 12 sınıf kitabında semavi dinler ele alınmış. O kitapta Yahudilik anlatılırken, tahrif edilmemiş haliyle akidesi anlatılarak olaya nokta konulmuş. Buraya kadar tamam ama kitaplarını ve dinlerini nasıl tahrif ettiklerini ve bugünkü hedeflerinden bahsedilmediği için Akidesi İslam ile aynı olan ama ibadetlerden uzak bir semavi din anlayışını okuyan çocukların zihninde nasıl bir hayal gücü oluşturacak ve nasıl bir sonuç verecektir iyi düşünmek gerekiyor.
Bir başka kitapta! 4. Sınıf Türkçe kitabının 113. Sayfasındaki okuma parçasında müziğin nasıl dünyaya indiğinden bahsediyor. Yunan mitolojisindeki Tanrılardan ve Tanrıların müziği nasıl dünyaya indirdiğinden bahsediliyor. Daha 4. Sınıf çocuğuna uydurma Tanrıların insanı ne kadar çok düşünüp müziği nasıl yeryüzüne yaydıklarını anlatmış.
Ulusalcı kesimin yeni müfredat üzerinde yaptığı yaygarayı anlamak çok güç. Sözde İslam akidesi ile dolu olduğu söylenen kitaplarda İslam akidesinden daha çok başka konuların ve adeta başka inançlarında teşvik edilip anlatıldığı ile ilgili gelen eleştirilere söyleyebilecek hiçbir şey bulamıyorum. Sadece diyebiliyorum ki Milli Eğitim'in bürokrasisinde FETÖ yapılanması hala devam ediyor ve de kitap yazma komisyonlarını teşkil ettirenlerin gözden geçirilmesi gerektiğinin altını çiziyorum.
Bir başka husus da felsefe kitabında çizme bir panda figürünün küfrü ifade eden tür bir el hareketini gösterdiklerinde baktım kaldım. Bu ne biçim bir komisyon çalışmasıdır, bunlar ne biçim bir milli ve manevi değerlere saygı gösterilerek yazılmış yeni müfredat eserleridir anlayamadım.
Cumhurbaşkanımızın haberi olsa bu konulara mutlaka el atacağından eminim. Ama Milli Eğitim bakanımızın Cumhurbaşkanımızın söylemesine gerek kalmadan olaya el atması ve neticelendirmesi gerektiğinidüşünüyordum. Her şeye Cumhurbaşkanı müdahale edip düzeltecekse bürokrata ve bürokrasiye ne gerek var.