Bazı jeofizik ölçümlerin sonuçlarına göre, yüzeyden yaklaşık her 33 metre derine inildikçe, sıcaklık 1 derece artar. Bu kurala göre, mesela yıllık sıcaklık ortalaması 15 derece olan bir bölgede, 40 derece olan bir kaplıcanın suları; 40 – 15 = 25, 25 x 33 = 825 metre derinden geliyor demektir. Teorik (varsayılmış) olarak kabul edilen bu düşüncenin önemli olan yönü, yer kabuğunun derinliklerinden gelen bu suların sıcaklığının kaynağının yer jeotermisi olduğu görüşüdür.
Bazı jeofizikçiler göre termal kaynak suların kökeni, tamamen meteoriktir. Yani yeryüzünden derinlere sızarlar, ısınırlar ve tekrar belli yerlerden yeryüzüne çıkarlar. Bazı jeologlar ise bunları hem meteorik hem de magmatik olarak kabul ederler. Ancak gerçek ne olursa olsun, sıcak sulardan tedavi, ısıtma-kurutma işleri ve elektrik elde edilmesi gibi yollarla yararlanılmaktadır.
Jeotermal enerji, yer jeotermisi ile ısınan yeraltı sularından yararlanılarak elde edilen enerji türüdür. Bugün termik kaynakların bol bir şekilde yer aldığı İtalya, İzlanda, Yeni Zelanda, Meksika, Japonya ve ABD gibi ülkelerin bazı bölgelerinde çok sayıda jeotermal kaynaklı elektrik santrali işletilmektedir.
Türkiye’de de birçok termal kaynak vardır. Bir tahmine göre bunların sayısı 1200’ü aşar. Bu yüzden Türkiye de jeotermal enerji potansiyeli bakımından önemli bir ülkedir. İzmir-Balçova, Aydın-Germencik ve Denizli-Buharkent jeotermal rezervlerinde yapılan sondajlar çok iyi sonuçlar vermiş ve buralarda jeotermal santraller kurulmuştur. Aydın-Germencik ve Kızıldere jeotermal bölgelerinde kurulan jeotermal enerji santrallerine doğal buhar veren kaynaklardaki sıcaklık 180-200 dereceyi bulmaktadır.