Demografik eğilimler ve insan ömrünün de uzamasıyla birlikte, her yaştan insan alternatif turizm türlerine yönelmekte ve sağlıklı bir yaşam biçimini talep etmektedir.
Termal Turizm, mineral içeren sıcak su banyosu, çamur banyosu ve içme gibi çeşitli türdeki yöntemlerin yanında iklim kürü, fizik tedavi, rehabilitasyon, egzersiz, psikoterapi, diyet gibi destek tedavilerinin birleştirilmesi ile yapılan kür (tedavi) uygulamaları yanı sıra termal suların eğlence ve rekreasyon amaçlı kullanımı ile meydana gelen turizm türüdür.
Ülkemizin gelişmiş ülkelerdeki nitelikli sağlık hizmetleriyle rekabet edebilecek düzeyde sağlık hizmetleri sunmasından dolayı dünyanın dört bir yanından tedavi amacıyla turistler gelmektedir. Özellikle 1990'lı yıllar sonrasında ülkemizde kamu sağlık hizmetlerine ilaveten özel sektörün de sağlık hizmetlerine ciddi yatırımlar yaptığı görülmüştür.
Bu gelişmeler sonucunda, Avrupa standartlarıyla yarışabilecek düzeyde özellikle büyük illerde özel sağlık kuruluşları artmaya başlamıştır. Ayrıca, ülkemizin coğrafi konumu ve sağlık sektöründeki yetişmiş ve eğitimli insan gücü sağlık turizminde Türkiye'nin önemli avantajları arasındadır.
Türkiye jeotermal kaynaklar açısından dünya çapında bir potansiyele sahiptir. Avrupa’da kaynak potansiyeli açısından birinci, kaplıca uygulamaları konusunda da üçüncü sırada bulunmaktadır. Alp-Himalaya genç orojenik kuşağı ve önemli bir jeotermal kuşak üzerinde yer alan ülkemizde 2000’den fazla kaynaktan çıkan sular, hem debi ve sıcaklıkları hem de çeşitli fiziksel ve kimyasal yönleriyle üstün özellikler taşımaktadırlar.