Ayette hususi bir tevcihle, Mekke kâfirlerine önceki milletlerin evlat ve mallarını tümünün yok edildiği hatırlatılmış, öncekilere benzer sonuçların ve helakin onların da başlarına geleceği beyan edilmiştir. Genel anlamda ise inkârcılar için bu tür bir örnek her zaman geçerlidir. “Muhakkak ki Allah, inanıp iyi işler yapanları, altlarında ırmaklar akan cennetlere koyar; inkâr edenler ise (dünyadan) faydalanırlar, hayvanların yediği gibi yerler. Onların yeri ateştir.[1] Bu ayet de inkâr edenleri, ahreti tanımayan, başlarına gelecekten habersiz, bütün imkânlarını midelerine ve şehvetlerine harcayan muhteris yaratıklar şeklinde tanımlamaktadır.[2] “Semud ve Ad kavimleri, kapılarını çalacak felaketi (kıyameti) yalan saymışlardı. Semud’a gelince: Onlar pek zorlu (bir sarsıntı) ile helak edildiler.[3]
Kamer Suresi’de olay şöyle geçer: “Semud Kavmi de uyarıları yalanladı. Dediler ki: ‘Bizden biri olan bir beşere mi uyacağız? Bu durumda gerçekten biz bir sapıklık (dalalet) ve çılgınlık içinde kalmış oluruz. Zikr (vahiy) içimizden O’na mı bırakıldı? Hayır, O, çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarıktır. Onlar yarın, kimin çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarık olduğunu bilip öğreneceklerdir. Geçek şu ki biz, bir fitne (imtihan ve deneme konusu) olarak o dişi deveyi kendilerine göndereniz. Şu halde sen onları gözleyip bekle ve sabret. Ve onlara, ‘suyun aralarında kesin olarak pay edildiğini haber ver. Su alış sırası (kiminse o) hazır bulunsun.’ Derken arkadaşlarını çağırdılar, o da bıçağını kapıp hayvanı ayağından biçip yere devirdi. Şu halde benim azabım ve uyarmam nasılmış? Çünkü biz onların üzerine bir tek çığlık gönderdik. Böylece onlar, ağıldaki çalı-çırpı olan kuru ot gibi oluverdiler. Andolsun biz Kuran’ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mı?[4]
“Semud Kavmi azgınlığı yüzünden (Allah’ın elçisini) yalanladı. Onların en bedbahtı (deveyi kesmek için) atıldığında, Allah’ın Resulü onlara: ‘Allah’ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!’ dedi. Ama onlar, O’nu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felaket gönderdi ve hepsini helak etti, (Allah bu şekilde azap etmenin) akıbetinden korkacak değil ya!”[5] Kendilerine gönderilen Salih Peygamberden mucize isteyen Semud kavmine Allah tarafından pek güzel bir dişi deve gönderdi. Bu devenin otlaklarda serbestçe dolaşması, belli bir günde sulanması ve deveye kimsenin kötülük etmemesi emredildi. Kudar b. Salif adında birisi, Hz. Salih’i yalanladı. Sonra deveyi kestiler. Allah, onların memleketlerini başlarına yıktı ve onları helak etti. Onlardan kalan harabeler hâlâ mevcuttur.[6]
Kuran ‘da devamlı olarak, doğru yoldan çıkıp azan ve hazin sonla helak olan kavimlerden örnekler verilerek insanlar, her zaman ve mekânda uyarılmaktadırlar: “Rabbinin Ad Kavmi’ne ne yaptığını görmedin mi? Yüksek sütunlar sahibi İrem’e. Ki şehirler içinde onun bir benzeri yaratılmış değildi. Ve vadilerde kayaları oyup-biçen Semud’a? Ve kazıklar (Ehramlar) sahibi Firavun’a. Ki onlar, şehirlerde azgınlaşmışlardı. Böylece oralarda fesadı (bozulma, çürüme ve soysuzlaşmayı) yaygınlaştırıp-artırmışlardı. Bundan dolayı Rabbin, onların üzerine bir azap kamçısı çarpıverdi. Çünkü Rabbin, gerçekten gözetlemededir.”[7] Ayetteki ‘kazıklar sahibi Firavun’dan söz edilmesi ilginçtir. Bazı müfessirlere göre Firavun yere dört kazık çaktırır, işkence edeceği kimseleri ellerinden ve ayaklarından bu kazıklara bağlatır, o şekilde işkence edermiş. Kendisine iman etmediği için hanımı Asiye’yi de bu şekilde işkence ederek şehit etmiştir. Onun için kendisine “zü’l-evdâd” yani ‘kazıklar sahibi’ unvanı verilmiştir.[8] ( Bir sonraki yazı: Lut Kavmi )
[1] Muhammed, 47, 12.
2 Komisyon, Kur’an-ı Kerim Açıklamalı Meali, TDVY, 499.
3 Hakka, 69, 4–5.
4 Kamer, 54, 23–32.
5 Şems, 91, 11–15.
6 Komisyon, Kur’an-ı Kerim Açıklamalı Meali, TDVY, 610.
7 Fecr, 89, 6–14.
8 Komisyon, Kur’an- Kerim Açıklamalı Meali, TDVY, 150.