Aynı konuda Kuran’da çok açık ve oldukça da çarpıcı bir şekilde şu ayetler geçmektedir: “De ki: Ey mülkün sahibi Allahım, dilediğine mülkü verirsin ve dilediğinden mülkü çekip alırsın, dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; hayır senin elindedir. Gerçekten sen, her şeye güç yetirensin. Geceyi gündüze bağlayıp katarsın, gündüzü de geceye bağlayıp katarsın; diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü de diriden çıkarırsın.Sen, dilediğine hesapsız rızık verirsin.”[1]
Böylece kendilerinden önce helak olan kavimlerin, yıkıma uğrama sebeplerini düşünüp onlardan ibret almayan Sebe Kavmi de hazin bir şekilde çökmüş oldu. “Andolsun, İblis, kendileri hakkında zannını doğrulamış oldu, böylelikle iman eden bir grup dışında, O’na uymuş oldular. Oysa O’nun, kendilerine karşı hiçbir zorlayıcı gücü yoktu; ancak biz ahrette iman edeni, ondan kuşku içinde olandan ayırt etmek için (O’na bu imkânı verdik). Senin Rabbin her şeyin üzerinde gözetici-koruyucudur.[2]
İster geçmişte ve isterse günümüzdeki medeniyetlerde sahip olunan imkânların, Allah tarafından kendilerine bahşedildiğinin fark edemeyen kişiler ve toplumlar, insanlık tarihi boyunca aşırılılıkları, şımarıklıkları, zulümleri küfür ve isyanları sebebiyle helak olmuşlardır. İşte kendilerine verilen pek çok imkânın, bizzat kendilerinin sahip olduğunu ve kendi hakları olduğunu iddia ederek haddini aşan kavmin sonu.
Şükretmeyip nankörlük eden ve yaratıcıları olan Rablerinin razı olacağı şekilde yaşamayı bırakıp nefisleri ve şeytanlarının peşine takılan herkesin, aynen Sebe halkı gibi bir anda her şeyini kaybeden bir azap ile karşılaşmaları her zaman kuvvetle muhtemeldir. Tarih, ibret almak içindir. “Biz, onlardan önce kendilerinden daha güçlü olan, diyar diyar dolaşan nice nesilleri helak etmişizdir. Kurtuluş var mı?[3]
[1] Al-i İmran, 3, 26–27.
2 Sebe, 34, 20–21.
3 Kaf, 50, 36.