Selahattin ÇELİK

Selahattin ÇELİK


Lut Kavmi

19 Kasım 2016 - 00:02

Erkek misafir gelince onu kendileri konuk ediyorlardı. Kendilerini helak etmek için gelen melekler, Hz. Lut’un yanına misafir olunca, Lut’un hanımı hemen dışarıdakilere haber verirdi. O’nun hainliği de işte bu idi. Hz. Lut (a.s.) onlara peygamber olarak gönderildiğinde homoseksüel evliliği kendi aralarında yasallaştırmışlardı.
Hz. Lut onlara bu sapıklıktan vazgeçmelerini söylediğinde ve onlara Allah’ın ilahi tebliğini getirdiğinde O’nu yalanladılar, peygamberliğini inkâr ettiler ve sapıklıklarına devam ettiler. Kendilerini hakikatten uzaklaştırarak, iyice azmış bir toplum haline getiren bu çirkin işten vazgeçmediler.
Lut kavmine mensup sapıkların yanlarına kısa bir süreliğine uğrayan kimseler bile bu gözü dönmüşlerin şerrinden kurtulamıyordu. Onları bu kötülüklerinden vaz geçirmek için olağanüstü çaba sarfeden, ancak her seferinde azarlanıp hakarete uğrayan ölüm ve sürgünle tehdit edilen  “Lut (a.s.), Allah’ın emri ile kendine inananları alıp Şam’a doğru ayrıldı.”[1] Bazı rivayetlerde Ürdün’e gittiği de ifade edilmiştir. 
Homoseksüelliğin yayılması ve insanlara verdiği zararları ünlü müfessir Mevdudi Kur’an tefsirinde şöyle dile getirmektedir: “Bu nankörlük hastalığının günümüzdeki uzantıları da kendilerine entel veya evrimci yakıştırmalarıyla, kendi sahtekârlıklarına tarihi de yalancı şahit olarak göstererek, iyi ve kötü olayların hiçbir ahlaki değer olmadan, tesadüfen meydana geldiği yalanını uydurmaktadırlar. İyi ve kötü hallerin ahlaki kurallara ve dolayısıyla da Allah’ın kontrolüne bağlı olmayıp tabiatın (doğanın) sebep olduğunu ileri sürerler. Kendilerine verilen pek çok nimet içinde rahat bir hayat süren Lut Kavmi de haddi aşarak pek çirkin bir ahlaki yaşantı şekli olan homoseksüel yaşam tarzını benimsemiş ve bu çirkefliği içtimai hayatlarında yaygınlaştırmışlardır.
“Hz. Lut’un davetine aldırmamış, hatta onu çağ dışı ilan edip işlerine karışmamasını, aksi halde onu sürgün edecekleri tehdidini savurarak onunla alay etmeye başlamışlardı. Onların işlediği bu çirkin ve iğrenç günah bazı sapık ruhlular hariç insanlık tarihi boyunca her toplumda lanetlenmiştir. Sadece eski çağlarda bazı Yunan filozofları ile günümüzde sözde modern dünyanın bazı ülkelerinde ve özellikle de Avrupa’da bazı çevreler bu lanete meşruiyet kazandırma çabaları içerisinde yer almışlardır.
Hatta bazı ülkeler bu fiile yasal bir statü kazandırmak için lehinde kanunlar çıkarmışlar ve eşcinselliğe serbestlik tanımışlardır. Böylece kadının kadınla, erkeğin erkekle evlenmeleri gibi iğrenç ve insanlığın devamına engel teşkil eden sapıklıklara kanunla meşruiyet kazandırma teşebbüsleri ortaya çıkmıştır. Kadın ve erkeğin temel işlevlerini devre dışı bırakarak insanlığın devamını sağlayan, ailenin temelini dinamitleyen bu sapıklığı devam ettirenler, bu eylemleriyle çok sayıda korkunç suçun faili olurlar. Özellikle kendi ruhu, bedeni, zihin yapısı ve ahlak değerleri üzerinde onarımı imkânsız tahribatlar oluştururlar. Diğer insanlara ve tüm âleme karşı görev ve sorumluluklarını yerine getirmeden, sadece cinsi sapıklıklarının esiri olarak ihanet ve vefasızlık suçlarını işlerler. Erkeklerde kadınsı, kadınlarda erkeksi özelliklerin oluşup yerleşmesine sebep olurlar.”[2]
[1] Müstedrek, II, 611- 612.
2 Mevdudi, 1991, Tefhimül Kuran: 245. 
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum