Bazı rivayetlerde, Ebced (Ebuced), Hevvez, Hutti, Kelemen (Kelemun), Se’faş, Karaşet, Şehaz, Zağış diye geçen ve özellikle ‘Ebced’ hesabında kullanılan bu kelimeler, Medyen krallarının isimleridir. Hz. Şuayb ise Kelemen (Kelemun) döneminde yaşamıştır. Kelemun’un kızı, Eyke’yi helak eden ‘Gölge gününün Azabı’ nı anlatırken, ölen kardeşine şiir söylemiştir.[1]
Şuayb (a.s.), Allah korkusundan ağlayarak gözleri âmâ olmuş, Cenab-ı Hak da O’nun gözlerini iade etmişti. Kendisine, Allah tarafından, bu ağlamanın sebebi, ‘Cennet isteği mi, yoksa Cehennem korkusu mu’ diye sorulunca, her ikisinden de olmayıp, Allah’ın sevgisini kazanmak maksadıyla olduğunu bildirmişti. Allah da sevgisini O’nun kalbine ika buyurmuştu.[2] Cenab-ı Hak, Medyenlilere içlerinden biri ve kardeşleri olan Şuayb-ı gönderdi.
Şuayb (a.s.) onları bir olan Allah’a kulluk etmeye ve O’ndan başka ilahları olmadığın inanmaya davet edip, onlara bir elçi olarak gönderildiğini bildirdi. Gelişmiş ve bolluk içinde yaşayan bir toplum oldukları anlaşılan Medyenlilerin şehri Medyen, Yemen’den başlamak üzere, Me’rib, Necran, Taif, Mekke, Medine, Hayber, el-Ula, ve Medain-i Salih’ten sahil ticaret yolu, burada biri Irak cihetine Teyma, diğeri Petra ve Gazze’ye gidiyordu. Özellikle ticaret yollarının kilit noktasında bulunan Medyen’in bozulması, bütün ticaret ağının bozulması demekti. Ticarette hortumculuk ve sahtekârlığa düşen bu millet, peygamberleri tarafından uyarıldı. Hz. Şuayb, ölçü ve tartıyı tam, eksiksiz yapmayı, Allah’ın helalinden bıraktığı kârın kendilerine yeteceğini, insanların haklarını eksiltmemelerini, ülkede düzen sağlanmışken fesat çıkarıp huzuru bozmamayı onlardan talep etti. Aksi takdirde, ülkeyi bozan müfsitlerin sonunun kötü olacağını bildirdi. Allah’tan af ve mağfiret dileyip tövbe etmeleri karşısında, Allah’ın onları affedeceğini söyledi.
[1] Taberi, I, 4; Himyanüzzad, XVI, 34.[2] İbn Asakir, XXIII, 73.