Kuran’da Hz. Şuayb ve Hz. Musa (a.s.) kıssalar içinde geçen ‘Medyen’ kelimesi, Medyen halkına Şuayb (a.s.) peygamber olarak gönderilmişti. Hz. Şuayb, Medyen halkına Allah’tan başka Tanrı olmadığını ve Allah’a kulluk etmelerini bildirmişti. Deniz ve kara ticaret yollarının merkezinde bulunan bu belde halkı, ticari ilişkileri açısından tamamen bozulmuşlardı. Bu nedenle Hz. Şuayb, onlardan ticari ilişkilerini düzeltmeleri için bir dizi tedbirler almalarını istemişti. Ölçüyü ve tartıyı tam yapmalarını, insanların haklarını eksiltmeden vermelerini, ülkede düzeni bozup fesat çıkarmamalarını emretmişti. Aksi takdirde, bozguncuların akıbetinin kötü olacağından söz etmişti. Onlar tehditler savurarak, yolların başlarını tutup, Allah’a iman edenleri Allah’ın yolundan engelliyor, halka, hakkı çarpıtıp anlatıyorlardı. Peygamberlerini dinlemediler ve acıklı azapla yok olup gittiler.
Hatibü’l Enbiya olarak tarif edilen Hz Şuayb’ın ayrıca ulülazm peygamberlerden olduğu da belirtilmiştir. O, Hz. Âdem, Şİt, İdris, Nuh ve İbrahim’e indirilen sahifeleri okuyordu.[1] Hz. İbrahim’in oğlu Medyen’den Hz. İbrahim’e dayanır. Annesi Hz. Lut’un soyundandır. İsmi, Kur’an’nın dışındaki kaynaklarda farklı şekilde kaydedilmiştir. Bu farklılık, aynı kökten gelen kelimenin, zamanla dillerin özelliğine göre kendisini değiştirmesinden kaynaklanmaktadır. Yebrun, Yezvün, Yesrun, Yesru, Yitro (Jethro) ve Benzun bunlardan birkaçıdır.[2]
Hz. Musa’nın, Medyen’de yaşayan ve Kur’an-ı Kerim’de ‘Şeyhün Kebir’ olarak zikri geçen[3] (kayınpederinin Hz. Şuayb ile aynı şahıs olduğu, tartışmalı olsa da, kabul görür. Tabiinin ileri gelenlerinden Hasan el-Basri, Hz. Musa’nın kayınpederinin Hz. Şuayb olduğunu kabul ederken, yine tabiinin önemli simaları, bu zatın Hz. Şuayb’ın kardeşi oğlu Yesrun olduğunu belirtmişlerdir. İsminin Harun veya Mervan olduğu da söylenir.[4] Ancak Hz. Musa ve Hz. Şuayb arasında uzun yıllar geçtiği bilinen bir gerçektir. Konunun uzmanlarına göre, Hz. Şuayb, M.Ö. 18. Asırda, Hz. İbrahim’den (M.Ö. 1940–1765) sonra ve Hz. Musa’dan (M.Ö. 13. Asır) önce yaşamıştır.[5] Hz. Musa ile aralarında beş asır vardır. Bu nedenle, Hz. Şuayb’ın, Hz. Musa’nın kayınpederi olamayacağı, O’nun pederinin Tevrat’ta ismi geçen Yesrun olduğu ve Kur’an’da ‘Şeyhün Kebir’ olarak anlatıldığı kanaatine gidilmiştir.[6]
Dili Arapça olan Hz. Şuayb, Hz. İbrahim’in oğlu Medyen’in kurduğu ‘Medyen’ (el-Bed) şehrinde doğmuş ve bu bölgeye peygamber olarak gönderilmiştir. Ehl-i Medyen ve Ashab-ı Eyke isimlerinde iki ümmete peygamber olarak gönderildiği de söylenir.[7] Medyen, günümüze kadar bakiyesi kaldığı gibi, el-Bed ile Kızıldeniz’e kadar uzanan vadidedir. Burada, belki de Kur’an’ın indiği günlerde, sık bir şekilde ‘Ed-Dum’ adlı hurma cinsi ağaçlarla dolu idi.[8] Şimdi El-Bed’e 28 km uzaklıkta sahil kasabası olan Makna’nın doğusunda, beş-on adet bu ağaçlardan kalmıştır.
[1] Kurtubi, Tefsir, X, 58; İbn Asakir, II, 78.[2] Dirasat, I, 296.[3] Ankebut, 29, 21.[4] Bahrü’l-Muhit, VII, 109.[5] Hud, 11, 89; Hac, 22, 41–44.[6] Dirasat, I, 302.[7] Beğavi, Tefsir, III, 441; Mürucü’z-Zeheb, I, 14.[8] Dirasat, I, 291.