HZ. ÂDEM’İN PEYGAMBER OLUŞU
Tefsirler, burada peygamberler tarafından verilen sözün, ümmetleri adına olduğunu belirtiyorlar. Bu söz, Hz. Muhammed (s.a.v.)’e yardım vaadidir. Peygamberlerin hüküm ve vaadi, Hz. Muhammed’e yardım yönünde olunca aynı hüküm ümmetleri için de geçerlidir.
Bu sebeple ümmetler zikredilmeyip, verilen söz, onların peygamberlerine izafe edilmiştir. Öyleyse, “size ne oluyor ki, elçi sizi Rabbinize iman etmeye çağırıp dururken Allah’a iman etmiyorsunuz? Oysa O, sizden kesin bir söz almıştı.
Eğer mümin iseniz (inanıp sözünüzü gerçekleştirin” Yani Müslüman olduğunuzu söylemenize rağmen, kâfirler gibi davranıyorsunuz. Bu misakla, Allah’a ve Resulüne itaat ve tabi olmanın bilinciyle her bir Müslüman’ın İslam’ı kabul ettiği için Rabbi ile yaptığı anlaşmaya uysun.
Bir başka ayette bu anlaşmaya şöyle değinilmiştir: “Allah’ın size olan nimetini hatırlayın: Hani ‘İşittik ve itaat ettik’ demiştiniz. Allah’tan korkun; çünkü Allah göğüslerin özünü bilir.” Ubade bin Samit’e atfedilen bir hadiste Hz. Peygamber bu olayı şöyle anlattığı rivayet edilmektedir:
‘İyi ve kötü her halükârda beni dinleyecek, bana itaat edeceksiniz. Yoksulluğunuzda veya zenginliğinizde Allah yolunda infak edeceksiniz. Marufu emr, münkerinehyederek, Allah için doğru söz söyleyecek ve bu konuda hiç kimseden çekinmeyeceksiniz.
Bu olay (Söz yani Ahdü Misak) Kuran’da şöyle açıklanmaktadır: “Hani Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahitler kılmıştı: ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ demişti de onlar: ‘Evet, Rabbimizsin, şahit olduk.’ Demişlerdi.
Bu “kıyamet gününde, ‘Biz bundan habersizdik’ demeyesiniz diye Rabbin Âdemoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki. ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ (Onlar da): ‘Evet, (buna) şahit olduk’ dediler.” Ya da: ‘Bizden önce ancak atalarımız şirk koşmuştu, biz ise onlardan sonra gelme bir nesiliz; işleri batıl olanların yaptıklarından dolayı bizi helak mi edeceksin?” Dememeniz için.