HZ. ÂDEM’İN PEYGAMBER OLUŞU
Bir hadiste de şöyle dendiği rivayet edilmiştir: “Allah ruhlar âleminde bütün insanları topladı, onlar türlerine ve yaşadıkları devirlere göre kümelere ayırdı ve onlara insan suretini ve konuşma kabiliyetini verdi. Sonra onlardan bir ahit aldı ve buna bizzat kedilerini şahit tutarak ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ diye sordu.
Onlar da, ‘ hiç şüphe yok ki, yalnızca sen bizim Rabbimizsin’ diye karşılık verdiler. Sonra Allah: ‘Hesap gününde bizim bilgimiz yoktu’ diyerek mazeret ileri sürmeyesiniz diye yerleri, gökleri ve babanız Âdem’i bu konuda şahit olmaya çağırıyorum. O zaman, benden başka ibadete layık hiçbir şeyin olmadığını ve benden başka Tanrı olmadığını iyice kafanıza yerleştirin.
Bana herhangi bir şeyi ortak koşmayın. Sizlere, benimle yaptığınız bu anlaşmayı devamlı hatırlatacak peygamberimi ve kitabımı göndereceğim’ dedi. Buna bütün insanlar, ‘şahadet ederiz ki, yalnızca sen bizim Rabbimiz ve İlahımızsın, senden başka İlah ve Rab yoktur’ diyerek cevap verdiler.
Yüce Allah ayrıca bütün peygamberlerden de ‘Risalet ve Nübüvvet Misakı’ almıştır. Bu konudaki ayet şöyledir: “Hani biz peygamberlerden kesin sözlerini almıştık; senden, Nuh’tan, İbrahim’den, Musa’dan ve Meryem oğlu İsa’dan. Biz onlardan sapasağlam bir söz almıştık.” Yüce Allah bu ayetle diğer peygamberlerden aldığı gibi, Hz. Peygamberden (s.a.v.) de sağlam ve güvenli bir söz aldığını hatırlatmaktadır.
Bu misak şu anlama gelir: Peygamber ilk planda kendisi Allah’tan gelen her emre uyup itaat etmeli, daha sonra da başkalarını bu emre uymaya çağırmalıdır. O, Allah’ın emirlerini diğerlerine aktaracak ve onları uygulamada zorlama konusunda hiçbir gevşeklik göstermeyecektir. Bu ahde, Kuran’da birçok yerde değinilmektedir.
Ali İmran Suresi’nde de bu misaktan daha detaylı olarak şöyle bahsedilmektedir: “Hani Allah peygamberlerden ‘kesin bir söz (misak) almıştı. ‘Andolsun size kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldiğinde, ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksınız.’
Demişti ki: ‘Bunu ikrar ve bu ağır yükümü aldınız mı?’ Onlar: ‘ikrar ettik’ demişlerdi de ‘öyleyse (birbirinize ve ümmetinize karşı) şahit olun, ben de sizinle birlikte şahit olanlardanım’ demişti.” Ve onlara: ‘ben sizin Rabbiniz değil miyim dediğimde onlar da: ‘Evet sen bizim Rabbimizsin, senin bizim Rabbimiz ve İlahımız olduğuna, bizim için senden başka Rab bulunmadığına şahit olduk’ dediler ve bunu ikrar ettiler.