Ramazan-ı Şerif ve Oruç
Ramazan-ı Şerif, mü’minlere fazilet ve olgunluk kazandırabilecek ilahi bir rahmet mevsimidir. Oruçlu iken ağzımıza bir şey girmemesine dikkat edildiği gibi ağzımızdan çıkan sözlerimize de dikkat etmemiz gerekir. Dedikodu ve incitmelere son derece dikkat ederek, orucun üstün faziletini azaltmamalıyız. Oruç ayı olan Ramazan-ı Şerif, feyizli bir hayatın yaşanacağı mübarek bir aydır. Yüce Rabbimizin sayısız nimetlerini en güzel şekilde bizlere hatırlatan belli zaman dilimidir.
Oruç, fazileti yalnızca ferd bazında değil, bütün toplumu kapsayan sabır ve nefsimizin ıslahı için açık bir mücahededir. Oruç ibadeti, nefsimizin azgın isteklerini engelleyen çok sağlam bir kalkandır. Oruç, ahlaki güzellikleri insan şahsiyetinde yerleştiren aktif ve pozitif bir enerjidir. Şefkat, merhamet ve şükran duygularımızı arı -duru- hale getiren riyasız bir ibadettir.
Efendimiz (s.a)’in şerefli sahabilerinin oruca büyük rağbetleriyle beraber asırlardan günümüze bütün heyecanlarıyla tesirlerini içimizde duymaya devam ediyoruz elhamdülillah. Rivayet edildiğine göre: Allah Teala nefsi yarattığı zaman, Cenab-ı Hakk’a isyanda ileri giderek; “Sen sensin, ben de benim!” deme cüretinde bulunmuştur, ancak nefis sıcak ve açlık sebebiyle aczini kabul etmiştir. Allah Rasulü Efendimiz (s.a)’in muhtereme zevceleri Hz. Aişe (r.anha) validemiz bir keresinde: “Melekût kapısını açmak için gayret edin!” demişti. O’na sordular: “Ne ile? Nasıl yani?” Mü’minlerin annesi şöyle cevap verdi: “Açlık ve susuzlukla!”
Evet, sayılı günlerden ibaret olan farz oruç, yine sayılı günlerden ibaret olan hayatımıza nice incelikler, derinlikler ve zerafetler kazandırır.
Tokluk, nefsani istekleri tahrik eden en önemli bir güçtür.
Değerli okuyucularım!
Oruç, ibadet olması sebebiyle yalnızca Allah rızası için icra edilmelidir. Allah rızası gözetilmeden sırf perhiz için, diyet için aç kalınırsa, bu ibadet değil âdet olur, Allah’tan korkalım...Evet, yalnızca beden gelişmesi için, birde gafletle namaz kılınıyorsa, ecir ve sevabımızın derecesini sizler düşünün.
Efendimiz (s.a)’in uyarıcı hadis-i şerifinide bu sütunda birlikte paylaşalım. Yoğun ibadetler mevsimi olan Ramazan-ı Şerif’te; bol istiğfar ve Allah Teala’yı çok çok zikir, cennetlere erebilmek için bolca salih amellere sarılmak, cehennemden kurtuluş için haramlardan kesin olarak sakınıp, sünnet-i seniyyeye sımsıkı sarılarak elimizdeki imkanlarımız ölçüsünde hayırlara, iyiliklere, güzelliklere yönelerek kırık ve hüzünlü gönüllerin dualarını almaya çalışmak, oruçlu bir mü’mine iftar ettirmek ve daha nice faziletlere yönelmek... Efendimiz (s.a) hadis-i şerifte: “Oruç, oruçluya yakışmayan şeylerle zedelenmedikçe (oruç tutan için) bir kalkandır.” Buyurunca O’na sordular. “Oruçlu, orucunu nasıl, neyle zedeler?” Buyurdular ki: “Yalan ve gıybetle!”
Allah dostu, Süfyan-ı Sevri hz. takva ölçülerine göre; “Gıybet edenin orucu bozulur” derken, Allah dostu Mücahid’de aynı titizlikle: “Gıybet ve yalan orucu bozar” diyor. Gıybet edip, yalan söyleyerek, oruçlarını mânen sakatlayanlar, oruçtan hasıl olacak üstün ecir ve sevaptan mahrum kalacaklardır. İşte bu nedenle dünya gaileleri nefsani isteklerimizle bulandırılmış, riya, gösteriş, ve gafletle kirlenmiş oruç ve namazlarımız konusunda Peygamber'imiz (s.a) biz mü’minleri şöyle uyarıyorlar: “Nice oruç tutanlar vardır ki kendilerine oruçlarından kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz, geceleri nice namaz (teravih ve teheccüd) kılanlar vardır ki namazlarından kendilerine kalan yalnızca uykusuzluktur.”
Çok kıymetli ve oruçlu, namazlı kardeşlerim!
Bu Ramazan-ı Şerif’in rahmet günlerinde namazlarımız, hususiyetle gece namazı olan teravih ve teheccüd namazlarımız gönüllerimize huzur vermeli, Kur’an-ı Kerim okuyuşlarımız, mukabelelerimiz, Cenab-ı Hakk’ı daimi zikirlerimiz, ruhlarımızı inceltmeli, zekatlarımızla, sadakalarımızla huzuru yakalamalıyız.
Mübarek Ramazan-ı Şerif’in bir önemli yönü de biz mü’minler için hayat kitabı olan Kur’an-ı Kerim’in, bütün insanlığa kurtuluş reçetesi olarak 23 yılda tamamlanmak üzere bu kutlu Ramazan’da inzal buyrulmasıdır. Peygamber'imiz (s.a): “Oruçla Kur’an kıyamet gününde kula şefaat edecektir. Oruç sabrın yarısıdır.” Buyuruyorlar. Yüce Rabbimiz hepimize huzuru ilahide namazlarımızı ve oruçlarımızı ellerimizden tutup şefaatlere vesile kılsın. Âmîn