Hz Âdem’in Oğlu Kâbil Kardeşi Hâbil'i Öldürmekten Çok Çok Pişman Oldu
“Ardından Allah, kardeşinin cesedini Nasıl gömeceğini ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. “Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gömmekten âciz miyim!” dedi, ettiğinede pişman oldu.” (Maide Suresi, 31. Ayet)
İsmail Hakkı Bursevi hazretleri Maide Suresi’nin 31. Ayetinin tefsirini şöyle nakletmiştir:
İbn Abbas (r.anhümâ)’nın şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Kâbil, Hâbil'i öldürünce ona süryanice ağıt yaktı. Adem (a.s.) ağıdını yaktıktan sonra Şîs’e: “Yavrucuğum sen benim vasîmsin. Sen bu sözümü iyi muhafaza et. Şis (a.s.)’dan Ya’rub b. Kahtan'a varıncaya kadar, insanlar bu sözü birbirlerine nakledip durdular. Ya’rub, Arapça ve Süryanice konuşurdu. O, Arapça ilk yazan kişiydi. O, şiir de söylerdi. Âdem (a.s.)’ın mersiyesine baktı ve baş tarafını sona son tarafını başa aldı. Onu şiir veznine soktu ve beyitler ilâve etti.
Enes (r.a.)’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Nebî (s.a.v.)’e salı gününden soruldu. "O, kan günüdür. O günde Havva hayız görmüştür. Yine o günde Âdem'in oğlu kardeşini öldürmüştür.” buyurdu.
Âdem (a.s.) yüz otuz sene yaşadıktan ve Hâbil’in öldürülmesinden beş sene sonra Havva annemiz Şîs (a.s.)’ı dünyaya getirdi. Şîs, “Allah’ın bağışı” demektir. Yani o, Hâbil’in yerine geldi. Allah Teâlâ Şîs (a.s.)’a ge¬ce ve gündüz saatlerini, her saatte mahlûkatın kendisine ibâdet ettiğini bildirdi ve ona elli sayfa indirdi. Bu suretle o. Âdem (a.s.)’ın vasîsi ve onun veliahdı oldu.
Mücahîd’in bildirdiğine göre Kâbil’in iki ayağından biri uyluğuna ve bacağına bağlanarak o günden kıyâmete kadar bağlı kalacak. Yine yüzü de güneşe dönük olacak. Öyle ki yazın onun tepesinde ateş kütlesi, kışın da kar kütlesi eksik olmayacak. Kâbil, Adem (a.s.)’ın çocuklarından Allah’a isyan eden ilk kişidir. Yine o cehenneme ilk atılan kişi olacak.
Bir hadiste şöyle buyurulmuştur: “Haksız yere öldürülen hiçbir can yok ki, onun kanından Âdem'in ilk oğluna da bir pay olmasın.” Çünkü, Kâbil öldürme âdetini başlatan ilk kişidir. Kabil, Ye’cüc ve Me’cûc’ün de babasıdır. Onlar, şerli babadan çoğalan şerli çocuklardır.
Tarih kitaplarında anlatıldığına göre Kabil, Yemen civârına gidince çocukları orada çoğalıp türediler. Âdem (a.s.)’ın diğer oğullarıyla savaşmaya başladılar. Mihlâyil b. Kînan b. Enûş b. Şîs zamanına kadar dağlarda, mağaralarda ve sık ormanlarda oturuyorlardı. Bu sebepten Mihlâyil onları yeryüzünün değişik yerlerine dağıttı, kendisi de Babil’e yerleşti. Keyûmirs, onun küçük kardeşi idi. O, yeryüzündeki sultanların ilkidir. Onlar yeni şehirler ve kaleler yaptırmaya koyuldular. Aralarındaki harp âhir zamana kadar devam edegelmiştir.
Şunu bil ki dünyâdan bulanıklık ve keder kalkmaz. Ancak ehlullahın kalplerinden kalkar. Su ve ateşin aslâ kalkmadığı gibi. Ancak İbrâhim (a.s.)’da olduğu gibi ateşin yakma özelliği, Mûsâ (a.s.)’da olduğu gibi su¬yun boğma özelliği bazıları için kalkar. Dünyâ bu şekilde devam eder. Râzı olup sabredene ne mutlu!