İnsan yaşadıkça öğreniyor. Olaylar aklettiriyor. Fıtrat dini İslam’ın insan yaşamında fikren olsa da fiilen olmamasının neden olduğu çarpıklıklar cereyan ettikçe fıtratı verene hayranlığı artıyor ulul elbabın. İslam fakiri insanoğlu battıkça batıyor, uzaklaştıkça özünden batıl fikriyatın boş balonunun patlayınca kopacak ipine asılmış cehennem arzına doğru süzülüyor. Üstad N.F. Kısakürek’in şu dizelerine yeniden hak veriyor insan. “Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım! Mukaddes emanetin dönmez davacısıyım! Zamanı kokutanlar mürteci diyor bana; Yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana.” Birkaç gün önce Boğaz Köprüsü’ün üstüne çıkıp atlamak isteyen biri ve bu nedenle trafiği tıkayıp vatandaşların çok önemli dünya meşgalesine karışmalarını geciktirdi. Hatlıydı ama mazereti vardı. Hayatla son bağı korkuluklara tutunan adama "Saatlerce senin yüzünden trafikte bekliyoruz. Atlayacaksan atla" diyen sadece kendi hayatının meraklısı bayanlar adamın hayatla son bağını ve bekleyenlerin son umudunu dilleriyle kestiler ve bir hayat daha suya atlarken ateşe düştü. Atla dediler, atla. Suç işlediler ve sorgulanıp yargılanacaklar. Yargılayanlar haklılar da. Buraya kadar her şey tamam. İntihara teşvik ettiler, ölsün istediler, hayatlarına sıkıntı olmasın istediler, pürüzü ortadan kaldırdılar. Peki, evlatlarıyla içki masası kuran babalar, içeceksen benim yanımda iç, içki içmek delikanlı işidir diyen ve yaşarken çocuklarını öldüren babalara ne diyeceksiniz? Giy kızım, giy, maşallah mini etek de ne çok yakışıyor kızıma diyerek, onları süsleyerek sokağa çıkmaya teşvik eden annelerin, o çocukları ateşe itmelerine ne diyeceksiniz. Kendi hanımına makyaj tavsiyesinde bulunan, çocuğunun yıl sonu gösterisinde giyeceği dekolte kıyafeti kendi seçen babalara ne diyeceksiniz? Kız/erkek arkadaşı olmayana enayi gözüyle bakan öğretmenimi, üniversitede mescid mi olur diyerek kafe ve publarda gençleri sömürüye yollayan profosörü, erkek eli sıkmayan akrabası kızlar yerine saat kaçta eve girdiği belli olmayan gençliği tercih eden müslümanımı neyle açıklayacaksınız. Bankalardaki kredibilitesini evladına devretmek için çocuğunu banka banka gezdirip batağın içine iten babanın ticari zekası cehennem ateşinin aylık faiz oranlarıyla bu dünyada yakmaya başlamasından uçup gitmiş olmasın. İnsan kendi evladını kendi eliyle nasıl ateşe atar. Nasıl olur da, tutunduğu son korkuluk niteliğinde İslam kaidelerine tutundurmak yerine, kesin haram olan işlere teşvik eder. Atla ey insanlık, Atla… İslam davasının neferi olmak, mazlumlar ve mağdurlar için üzülmek yerine takımının yediği gollere üzül, Kudüs için, Moro için, Şam için bir şeyler yapmak yerine, oyun konsollarına , cep telefonlarına, sanal alemlere gömül. Küfrün güdülemesiyle batıl davaları yücelt, vatanın ve dininle meşkul olma. Rabbinin emri ile namazın kadar önemli bilimsel çalışmalar yerine, batının açtığı face çukuruna düşmek için Müslümanlarla yarış. Çağa şahidlik edip, pratik hayata müdahale etmesi gereken sen iken, evinin kapılarını sonuna kadar batı kültürü pompalayan, cinsellik, nankörlük, kapitalizm yüklü dizilere aç. Kendi değerlerine küfür eden çizgi filmlerle çocuklarını dine düşman, ebeveyne saygısız, mukaddesata saldırgan yetiştir. Atla ey İnsanlık atla. Annen ve babanın yanında yaşlanması cennet için bir fırsatken, sen onları huzur evlerinin ve rus artığı ülkelerden gelen bakıcı kadınların merhametli ellerine terk et. Hanımınla ve çocuklarınla cennetleştirdiğin dünyada huzurunu bozmasınlar. Sorun çıkarmasınlar. Onlar da atlasınlar senin hayatından. Köprü altında, kırmızı ışıkta, cami avlusunda karşılaştığın mültecilere de katlanmak zorunda değilsin. Söyle onlarda çıksınlar hayatından. Müslüman zulmünden kaçtıkları ve merhametlisin sandıkları için hata yaptılar. Bırak onlar da avrupaya kaçsınlar, misyonerlik için tüm dünyaya yatırım yapmak zorunda kalmasın senin gibi bir kafaya sahip batılılar. Atla ey insanlık atla. Müslümanın canını sıkma. Ahireti hatırlatma.