Allah’ın merhamet edip, yarattığı insan yolunu bulsun diye, yeniden Nasıl kul olunur göstermek için inzal ettiği Kur’an, peygamberin kalbine indiği orijinal haliyle metin olarak elimizde duruyor. Yüce Allah Hicr suresi 9. Ayetinde şöyle sesleniyor “Hiç şüphesiz, zikri (Kuran’ı) Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz.” Bu ayet icabınca gerek Rasulullah, gerekse sahabenin latif çabalarıyla Kur’an, daha önceki kitaplara nasib olmayan bir şekilde metin olarak hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar ulaştı. Hemen herkesin evinde, kütüphanesinde hatta akıllı telefonlarında mevcut ve kolay ulaşılabilir durumda.
Allah’tan süre alıp son nefesine kadar Müslümanlarla uğraşmayı iş edinen ve bu yolla ihlaslı kulların şeytanlaşan kullardan ayrılmasında yönlendirici memur edilmiş şeytan, lafzen müdahale edemediği ve değiştiremediği Kur’anın Müslümanların kafalarındaki algısını tahrif ederek, anlaşılan Kur’anı muharref hale getirmiş. Kur’anı kulaklar duyuyor, lakin Allah’ın ayeti indirirkenki maksadı ile müslümanın anladığı farklılaşmış. Konu teknik bir konu gibi dursa da aslında her müslümanı ilgilendiren imana ilişkin yani akidevi bir konu.
Örnekle anlatmaya ve çelişkiler üzerinden anlamaya çalışalım. Ülkemizde namaz ibadeti, hem Kur’anın hem de sünnetin, hatta bunlardan hayat bulmuş mezheblerin tehdit edici beyanlarına rağmen bir türlü yaygınlaşamamışken, oruç ibadeti daha da yaygındır. İnsanım orucu tutar fakat ekseriyetle orucu tuttuğu günün namazını kılmaz. Hatta teravih namazını orucun devamı sayıp adetten görüp kılan fakat akşam namazını veya öğleni kılmaz. Şimdi soru şu; orucu emreden Allah, daha kuvvetli de, namazı emreden haşa başka Allah mı var? Müslümanlar bu algıya hangi kitaptan çıkardıkları sonuçla ulaştılar? Eğer Kur’an korunmuşsa bu kafa nasıl oluştu?
Mesela kadınlarımız sair zamanlarda başları ya da vücutlarının bazı kısımları açık olsa da namazın farzlarından olan avret yerlerinin örtülmasi emri gereği namaz kılacaklarında başlarını NAMAZ örtüsüyle, vücutlarını dabol kesimli NAMAZ elbisesiyle örterek namaza dururlar. Kadınlarımızın avret yeri olarak gördükleri elleri, yüzleri ve ayakları dışındaki kısımlarıdır ki namazda bu nedenle örterler. Peki namaz dışı zamanlarda neden örtmezler? Namaz içi ve dışı diye iki avret yeri tanımlaması hangi kitabın veya sünnetin tesbitidir.
Su içerken, abdest alırken, namaz kılarken, cenaze gömerken, kurban keserken dikkat ettiğimiz, titizlendiğimiz İslam hükümlerine, ticarette, siyasette, eğitimde umursamaz davranışımız Kur’an metnen olduğu kadar hükmen de orijinal kalabilseydi ben bu yazıya bu başlığı atmazdım. Kur’an’ın hedeflediği Müslümanın çoğalmaması için çaba harcayan şeytan ve dostları alfabeyle oynayarak, batılı dili transfer ederek lafızdan bizi koparıp, çabalarının karşılığını aldılar. Ancak yeni din müslümanım deyip, cenneti bu dünyada yaşamak isteyenlerin de hoşuna gitti. Yahu “ bugün kandil, bugün içilmez teorisi kime aittir. Bu aynı zamanda yarın ve sonraki gün ve devamındaki günler kandil değil içilebilir sonucunu doğurmaz mı? Bu sonuç ancak muharref kafalardan çıkar. Müslümanım diyen muharref akıldan.