İran yeni Pazar. Yetmiş milyonluk nüfusu, Lübnan, hatta Azerbaycan’ın ciddi bir bölümü, Pakistan’ın , hatta Yemen’in bazı kısımları gibi etkilediği Caferi ve Şii nüfusla yüz milyonluk bir Pazar.
Pazarın aç kurtları, batılılar. Tüm siyasal endişeleri ile geçtiğimiz otuz yılı sanal düşman tuttukları ve bu yolla Osmanlı bakiyesi toprakların İslamlaşmasının önüne bir nifak olarak kullanılan İran. Türkiye insanının az zamanda, üretmeyen ve ancak tüketen ve tükettikçe de ruhu batılılaşan durumu göz önünde tutulunca İran’ın hem halkı batı malı tüketecek, böylelikle kültüründen uzaklaşacak, kendi değerlerine yabancılaşacak, kimi İngilizleşecek, kimi Amerikanlaşacak, yok olacaklar. Kot giymeyi, I phone kullanmayı, marka hamburger tüketmeyi, kadınları batılı kadınlara benzedikçe onları da tüketmeyi marifet sayan sözüm ona aydınlar, yakınlarda İran’da da türeyecek. Orta doğu dedikleri yerde yaşayan ve yaşam tarzını beğenmeyen, dedelerinden utananlar haline gelecekler.
Bu topraklarda ne olduysa orada da olacak. Sonra belki Pakistan, belki Endonezya. Batıya mal olmayı bekleyecek. Kendi değerlerinden mürekkep medeniyeti kurmayı beceremeyen milletler yaşadığımız çağda Hıristiyanlaşmak zorundalar. Kimliklerinin din bölümünde Müslüman yazmaya devam etse de yaşantıları, amelleri, anlayışları Hıristiyanlaşacak. Maddenin de mananın da gereği bu.
Sanatı, mimarisi, edebiyatı oluşturulamamış ve bu boşluğu kafir batı üretimi yaşam anlayışı ile dolduran Müslüman, bedenen olmasa da ruhen çökmüş olacak. Sokakları, şehirleri, sinemaları, tiyatroları, besteleri, güfteleri ile çökecekler. Denizleri doldurup, nehirlerin yerlerini değiştirip şehre doğru kanallar akıtacak, batılıların veya batılı gibi yaşayanların bu dünyada daha mutlu yaşayıp, cennet banileri olacaklar. Melekleri, figür, kitapları menkıbe, hacları/umreleri ruhi orgazm, peygamberleri postacı, ahretleri ve hesapları ilahlarıyla nirvana ayini olacak.
Tüm bunlar ben yaşarken oldu benim topraklarımda. Yıllardır maaşını alıp yatan, kuruluş amaçları esnafı desteklemek olan hükümet argümanları çalışmaya başlayan, kendi yolunu, köprüsünü, tankını, tüfeğini, tekstilini, otomobilini kendi yapmaya başlayan Türkiyenin başına örülen tüm ağlar artık iyi bir müşteri olmayı reddetmesinden kaynaklanıyor. Rusya’sı Abd’si falanı filanı şimdi İran’ı seviyor. Onlarla iş tutuyor. Ting-tang kuruluşları, zincir mağazaları yakında Tahran sokaklarında ışıldamaya başlar. Nba takımları gösteri maçına giderler Hz. Ali’nin kabri civarına. Sırtlarını İsveç çeliğinden zincirlerle kırbaçlar Kerbela ayincileri. Bunlar da ben yaşarken olur.
Sonra Şii imamlar, Bursa ipeğinden dokunmuş Fransa’da dikilmiş pier bilmem ne marka abalarıyla, sakallarını biryantinle parlatarak çıkarlar, altından biyeli çarşaflı kadınların karşısına. Birden fazla kadını nikahlamayı çağdışı bulan ama her fırsatta nikahlısını itibarsızlaştıracak zina çukuruna batan erkekleri, yüzsüzlükten çocuklarına ve hanımına karışamaz hale gelir.
Bütün bunlar oldu/olur.