Değerli okurlar,
Gayrimenkul, ülkemizde önemli yatırım aracı olma özelliğini sürdürmektedir. Gerçek kişiler tarafından sahip olunan gayrimenkullerin satışı, gayrimenkul sahiplerine iki konuda vergisel yükümlülük getirmektedir. Birincisi; şartların oluşması halinde elde edilen kazancın gelir vergisi olarak vergiye tabi tutulması. İkincisi de; alım-satım sırasında satış bedelinin eksik gösterilmemesi ve tapu harcının gerçek satış bedeli üzerinden ödenmesidir.
Gerçek kişilerin sahip oldukları gayrimenkulleri elden çıkarmalarından doğan kazancın niteliği ve vergilendirilmesi hakkında, Gelir Vergisi Kanununda iki ayrı gelir türünde düzenlemeye yer verilmiştir. Bunlardan ilki “ticari kazanç”, diğeri ise “diğer kazanç ve iratlar” hükümlerinde yer alan düzenlemedir.
Gayrimenkul alım satım işleri devamlı olarak, bir meslek halinde sürdürülüyorsa elde edilen kazanç “ticari kazanç ”tır. Gayrimenkul alım satım işlemi “ticari kazanç” hükümleri kapsamında değilse, elde edilen kazanç “değer artış kazancı” hükümlerine göre tespit edilir.
Gayrimenkullerin, satışının ticari bir organizasyon içerisinde yürütülmesi veya bu tür bir organizasyon içinde yürütülmemekle beraber; Aynı kişiye farklı tarihlerde, farklı kişi ve tüzel kişilere aynı tarihte, değişik kişi ve tüzel kişilere, değişik tarihlerde veya birbirini izleyen yıllarda, bir kısmının teslim alındığı takvim yılı içinde toplu olarak, diğer kısmının ise takip eden takvim yılı içinde, satılması durumunda ise yapılan satışlar devamlı olarak gayrimenkul alım satım işiyle uğraşıldığına karine teşkil edeceğinden, elde edilen kazancın Gelir Vergisi Kanunu’nun 37.maddesi çerçevesinde ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.
Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci maddesinin 6 ncı bendi uyarınca, mal ve hakların (01.01.2007tarihi ve sonrasında) iktisap edildiği tarihte itibaren 5 yıl içerisinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazancının konusunu oluşturmaktadır.
Değerli okurlar,
Burada öncelikle dikkat edilmesi gereken husus mal ve hakların iktisap şekli ve elden çıkarılma süresidir.
Söz konusu mal ve haklar, 01.01.2007 ve sonrasında elde edilmiş ise iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar, değer artış kazancı olarak değerlendirilecektir
Söz konusu mal ve haklar bedelsiz olarak edinilmişse(miras -veraset yoluyla) intikal etmişse, bu mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazancı olarak vergilendirilmeyecektir.
Eğer elden çıkarma, iktisap tarihinden başlayarak beş yıldan daha fazla bir süre sonra gerçekleşmişse, elde edilen kazanç değer artışı kazancı olarak vergilendirilmeyecektir.
Bunların dışında, iktisap şekli ne olursa olsun söz konusu mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazancı olarak vergilendirilecektir. (Devamı Pazartesi…)