İnsan hayat içinde doğru,onurlu, düzgün,emin,sadık, olmak durumundadır. Bu onun fıtratının gereğidir. Temiz kalmak için temiz yaşamak gerekmektedir. Zaten cennet de Salih olanların yurdu değil midir? Orada Allah Teala’ya vermiş olduğu sözü unutmayan , ahdine vefalı insanlar olacaktır. Bunun yansıması aslında dünyadır. Bu nedenle atalar güzel söylemiş “Dervişin zikri neyse ,fikri de odur”diye. İnsan bu hayat içinde neyi çok içinden geçirirse onu her yerde söyler. Para, makam, şan,şökret vs. Bunların hepsi aslında taleptir. Bu nedenle kim neyi talep ettiğine iyi bakmalı. Testinin içinde ne varsa dışına o sızar. Fitne varsa fitne, aşk varsa aşk, vatan sevgisi varsa vatan sevgisi. Her fert kendi gönül testisine bakmak ve orayı temiz tutmakla yükümlüdür.
Bir kişi konuştuklarına ve fiillerine bakılarak yargılanabilir. Konuşmakla düşüncesini ortaya koyar. Ferasetle o sözün nereye ulaşacağını görür. Öyleyse isabet etmek ve ferasetli olmak için niyetin iyi olması gerekmektedir. Ameller niyetlerin meyveleri olduğuna göre, eğer niyet bozuksa amelde bozuk olur. İsterseniz bütün kitapları yutun, her türlü bilgiyi içinize hapsedin bu değişmez. Bilmek her şeyi çözseydi hiç şeytan lain olur muydu? Bu nedenle helak bazen bilgiden gelebilir. Önemli olan bilgiyi yaşamak ve onula amel etmektir. Bu tür insanlar toplumun yıldızlarıdır. İnsanlar onlarla yollarını görürüler. Onlar dokunuşlarıyla nice insanların doğru yolda olmalarına yardımcı olurlar.
Bu sadece ticarette, ilimde değil siyasette de böyledir. Erdemli insanlar ağır başlı olmak durumundadır. Her konuştuğunu tartmalı ve ona göre hareket etmelidirler. Hele bir de vazifesi herkesi ilgilendiriyorsa daha çok dikkat etmelidir. Ağzından çıkan bir söz savaş çıkarabilir. Düşman oluşturabilir. Bir saltanatı yok edebilir. Bu nedenle söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı, söz ola ağulu aşı yağ ile bal ede bir söz. Öyledir, bir sözle bütün emekler yıkılabilir. Bir ülke çıkmaza sürüklenebilir. Düşmanlar bayram edebilir. Bu nedenle hele böyle kritik bir dönemde bin düşünmeli bir konuşmalı. Lüzumunca hareket etmeli. Yoksa sukutu tercih etmeli ve ümmete dua etmeli.
Bulunduğu makamı kötüye kullanan ateştedir. O makam onun helakı olmaya yeter. Makamlar kötü kullanılamaz ve geçici heveslere kurban edilemez. Bir milleti seven onu canı gibi korur. İnsanının yara almasını istemez. Bu şuurla hareket eder. Meydanlarda bağırıp çağırmakla dava olmaz. Asıl dava fitne dönemlerinde kaleyi terk etmeden nöbet tutmaktır. Düşman karşısında dimdik , dikleşmeden durabilmektir. Bunu yapıyorsa hem insanlar indinde hem de Cenab-ı Hak yanında kıymeti artar. Yapmıyorsa kendi sonunu kendisi getirir. Makam sahipleri bu nedenle çok dikkat etmelidir. Yedi düvelle savaştığımız bir dönemde , Ümmet-i Mummedi zor durumda bırakacak, onların ümidini kıracak hiçbir davranış içine girilemez. Ümmet şu dönemleri yüz yıldır bekliyor. Osmanlı’dan sonra boynu büküldü İslam aleminin. Yeniden ümitlendiği bir zamanda şahsi menfaatleri ön plana çıkarmamak gerekmektedir. Aksi halde bu vebal insana yeter.
Ülkemizde hamdolsun ferasetli liderler kendini göstermeye başlamıştır. Artık siyaseti kendi çıkarları namına kullanmayan birileri de var diyoruz. Onların duruşları , hareketleri milletimize güç veriyor. Son dönemde yaşanan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yüce gönüllü , erdemli hareketi Anadolu insanını mest etmiştir. Meğer ülkemizde de derviş gönüllü siyasetçiler varmış. Makam ve mevkiyi elinin tersiyle itebilecek derecede hareket edebilmekteymiş. İşte bu duruş insana kazandırır. Üzerine aldığı millet emanetini bozmadan yine millete geri verdirir. Aksi halde vebal büyüktür. Millet olarak bizlerin yüzlerini ak eden Başbakan Davutoğlu’na teşekkür ediyoruz. Fitne çıkarmayan, bu ferasetli tutumunu tüm kalbimizle destekliyoruz. 2023 hedeflerini konuştuğumuz bu günlerde daha çok birlik olmamız gerektiğini bizlere örnek olarak gösteren sayın Davutoğlu’nu dikleşmediği için takdir ediyoruz. Aynı şuuru bizleri yöneten herkesten bekliyoruz.
Bir millete tefrika germeden hiçbir şey giremez. Yürekler toplu vurdukça onu top sindiremez.