Siyaset bir ülkede sadece bir topluluk üzerine yapılmamalı kucaklayıcı ve birleştirici olmalıdır. Ayrımcılık üzerine kurgulanan her hareket insanımıza büyük zararlar verir. Siyaset dili bir de iç savaş çığırtkanlığına soyunursa işte o zaman çığırından çıkar. Bu nedenle temsilci konumunda olan ve milleti temsil etme makamında bulunan kim olursa olsun dillerini zehirli olarak kullanamazlar. Şayet kullanıyorlarsa işte o zaman da bu milletin vekili değillerdir. Vekilden beklenen milletimizin selameti için çalışmak olmalıdır.
Son dönemde kürsüden yine radikal söylemler yansımaya başladı. Birileri acizleştikçe sağa sola saldırıyor. Dilinin ayarı bozuluyor ve üslup çamurlaşıyor. Sanki 1980 öncesi bir hava isteniyormuş gibi yaygara yapılıyor. Haydin inin sokağa ve yeniden yakın fitne ateşini deniyor. Sonra her taraf yangın yerine dönsün ve düzen bozulsun sevdası güdüyor. Ne olacak bunun ardından ? Darbe mi? Aslında bugün birilerinin hala beklediği bu. Görünmez bir el çıksa da Türkiye’de yönetime el koysa. Bizde siyasetimizle, aklımızla, yeteneğimizle, yaptığımız muhalefetle yenemediğimiz, ilerlemesini durduramadığımız Recep Tayyip Erdoğan’ı durdursa. Sonrada darbe sistemi tekrar ülkeye hakim olsa. Biz uyarız, ne derlerse yaparız, yeter ki bu yapılsın gibi çığırtkanlıklar yapılıyor.
Bu çıkışlar yeni anayasa yapılmasın, darbe anayasası neyimize yetmiyor. Biz ondan memnunuz çıkışları. Bir taraftan da askere tekrar yönetimi ele alın aksi halde sizin koymuş olduğunuz yasalar elden gidecek çağrısı yapılıyor. Onları galeyana getirme düşüncesi. Doğru 12 Eylül öncesi ülkeyi iç çatışmaya sokan yine CHP zihniyetiydi. Onların emperyalist tutumları halkı sokağa döktü. Bir anda sağcılık – solculuk çatışmaları aldı yürüdü. Sonrası malum asker yönetime el koyuyoruz dedi ve yönetimi ele geçirdi. Yetmedi bir de darbe yasasının üzerine bir darbe yasası daha ekledi. Aslında Kılıçdaroğlu’nun çıkışını buna göre yorumlamak lazım. İstiyor ki eskiden askeriye CHP’nin elindeydi şimdi de onun dediğini yapsın. İstedikleri zaman iktidarı ele geçirsinler. Kafalarına göre saltanatlarını sürdürsünler. İstediğini assınlar, dilediğini kessinler veya yargılasınlar. Amaçları bundan başka bir şey değil.
Malisef birileri hala ülkeyi 1980’lerde görüyor. Hatta ondan daha kötü bir konumdayız diyor. Bu nedenle şimdi aklı sıra eline bir meşale almış liderlik yapmaya ve yol göstermeye yelteniyor. Kan istiyor, can istiyor, kargaşa istiyor.
Bunlara artık milletimizin karnı tok. Bu tür laflara inanmaz bundan sonra. Kaldı ki ülkemiz de askeriye dahi işin farkına vardı. Kendilerini birilerinin kullanmasını istemiyorlar. Kendi insanını birilerinin çıkarları için telef etmek istemiyorlar. Bu yüzden bu darbe kokan çığırtkanlığa rest çekiyorlar. Bu kalleş oluşumların yanında yer almak istemiyorlar. Hele bir de CHP’nin HDP’den farkının kalmadığı bir dönemde tutup da onunla iş birliği yapma niyetinde değiller. Evet ne acı değil mi? Bu gün malisef CHP siyasetinin HDP siyasetinden bir farkı kalmamıştır. Eşkıyalar gibi şimdi Kılıçdaroğlu’da kanlı olacak çığırtkanlığı yapıyor. Kan dökmekten medet uman bir anlayış bu milletin içinde artık barınmamalı. Böylesine ucuz siyaset anlayışı ülkemizin içinde zemin bulmamalı. CHP aklını başına toplamalı ve darbeye çığırtkanlık yapan kukla bir siyasetçiyi reddetmelidir-.
Millet olarak şunu istiyoruz: “ Artık darbe mahsulü şeyler istemiyoruz. Yapacağımız her icraat bize , kimliğimize uygun olsun. Anayasa yapılacaksa yerli olsun, bizim sorunlarımızı çözecek nitelikte bulunsun.”