Baskı dönemleri milletlerin hayatlarının yüz karalarıdır. Böyle zamanlarda yapılan zulümler, feryatlar artmış ve tüm toplumu kuşatmıştır. Diktayla birlikte halk esarete mahkum edilmiştir. Bunu son yüz yılda rahatlıkla gözlemekteyiz. Halkın kendine geldiği toparlandığı ve yaralarını sardığı iktidarlarda birileri devreye girmiştir. Yıldırmak , caydırmak ve el koymak suretiyle hakimiyetini ilan etmiştir. Yakın tarihimizde ülkemiz üç darbeyle uğraşmak zorunda kalmıştır. 1960 , 1980 ve 1997’de bunlar gerçekleştirilmiştir. Mevcut olan hükümetler cezalandırılmış ve kendi istedikleri kuklalar iş başına getirilmek suretiyle ülkemiz idare edilmiştir. Tabi bu dönemde hakimiyetlerini pekiştirmek amacıyla kurallar koymuşlardır. Adına anayasa dediğimiz kanunlar şekillenmiş ve bu bunlarla milletimiz yönetilmiştir. İçinde darbenin her türlü izini taşıyan , vesayetçi bir yaklaşımla çıkarılmış olan bu kanunlar yüzünden toplumumuz nefes alamamış ve bir çok alanda tıkanmalar yaşanmıştır.
Bireysel özgürlüklerden, iktidarın ele geçirilmesine ve daha bir çok alanda baskıcı bir yapıya sahip olan 1960 anayasası; 1980 yılında birkaç maddesi değiştirilerek tekrar kabul edilmiştir. Hatta içine darbe yapabilecek maddeler sokulmak suretiyle, istedikleri zaman iktidarı ele geçirebileceklerinin sinyalini vermişlerdir. Birileri toplumumuz kutuplaştırmak suretiyle her dönemde hakim olmuştur. İnsanımızın farklı limanlara çekilmesi için ülkemizde izmler cirit atmıştır. Oysaki bu millete komünizmi de dayatan bunlardır, kapitalizmi de. Fakat her dönemde oyun dışında durmak suretiyle insanlarımızı karşı karşıya getirmişler ve birbirlerine düşman etmişlerdir. Meşhur laftır : “ Türkler dışarıdan değil içerden yıkılır” diye. Bize iç darbeler vurmak suretiyle milletimizi bir bütün olmaktan uzak tutmuşlardır. Ötekileştirmeler, ırkçılık hareketleri, sağcılık , solculuk mevzuları derken insanımız nefes alamamış ve kendine gelememiştir. Birileri böyle dönemlerde ortaya çıkmak suretiyle güç gösterisinde bulunmuş ve yönetime el koymuştur. Ülkemizde böyle bir dönemin mahsulüdür anayasa. Dolayısıyla toplumun işleyişine ve gelişimine yönelik bir çok engel taşımaktadır.
Ticaret, siyaset, medeni hukuk gibi birçok alanda yürürlükte olan bu kanunlar artık insanımızın ihtiyacını karşılayamamaktadır. Bizlerde fırsat buldukça bazı maddeleri değiştirme, iyileştirme yoluna gitmemize rağmen tam bir çözüm üretemedik. Yamalı bir bohçaya dönen anayasamız, bu halinden biran önce kurtulmalıdır. Çağın gereksinimine , özgürlüklerine uygun bir konuma getirilmek suretiyle dizayn edilmelidir. Bu görev millet olarak hepimizin görevidir. Baskıcı ve engel koyan bir kanun değil tıkır tıkır işleyen insanımızın kimliğine uygun bizden bir anayasa istemek bizlerin en doğal hakkıdır. Başka yerlerden devşirilmiş, ısmarlama , bizimle hiçbir alakası olmayan birçok kanun önümüzü tıkamakta, ülkemizin önünde büyük bir engel oluşturmaktadır.
Yeni anayasa şu partinin, bu grubun çıkardığı kanunlar değil; tüm partiler , STK’lar ve insanımızı temsil eden büyük bir çoğunluk tarafından çıkarılmak durumundadır. Aslında bu hepimizin derdidir. Engel olmak yerine destek olmak için elimizden geleni yapmamız gerekmektedir. Şu olmaz bu olmaz demek yerine; insanımız için hangisi daha iyi olur, önümüzdeki engelleri kaldırır, bireysel özgürlükleri koruma altına alır, haksızlığı, dolandırıcılığı, hırsızlığı engeller, mazlumun yanında olur demek suretiyle çözüm üretmeliyiz. Artık, mahkeme köşelerinde yıllarca madur olmuş,darbelerle hayatı kararmış,işi , aşı elinden alınmış insanlar görmek istemiyoruz. Her alanda hak ve hukuku koruma altına alan bir anayasa istiyoruz. Bu cefakar milletimizin en doğal hakkı. Bu hakkı verecek yine milletin parlementoya gönderdiği , vekalet yetkisi verdiği kişilerdir. Milletvekilleri gecelerini gündüzlerine katarak yeni anayasa için çalışmak zorundadır. Böylesine bir dönemde hiç kimsenin engel koymaya hakkı yoktur. Bu dönemde engel koyanlar şunu iyi bilsinler ki milletimiz onlara er veya geç hak ettikleri cezayı vereceklerdir. Bu nedenle uzlaşarak , tam bir uyum içinde yeni anayasa çıkarılmalı ve bir an önce hayata geçirilmelidir.
Milletimizin vermiş olduğu bu büyük görevde vazife almış vekillerimiz üzerlerine düşeni yapmalıdır. Darbe yasasını temizleyip insanımızın önünü açmalıdır. Daha iyi yarınlar ve güçlü bir Türkiye için öyleyse yeni anayasa bir an önce çıkarılmalıdır.