Her sabah saat 08:00’de önce haber kanallarına, ardından diğerlerine bir göz atarım. Sabahtan aldığım günlük haberlerle güne nasıl başlayacağım da şekillenir.
Geçenlerde bir dergide, en çok izlenen haber programlarının yerini, televizyonlarda tatil akımıyla beraber, rutin sabah programlarının aldığını okudum. Hatta reytinglere bakıldığında bazı sabah programlarının izlenme oranı, ana haber bültenlerinden bile oldukça yüksekmiş.
Şaşırmadım, programlar sırf dedikodu üzerine. Kim ne giymiş, kim neden onu ötekine söylemiş, ne zaman doğum yapmış, kaç milyon nafaka almış, Instagram’da ne paylaşmış, kiminle, nerede, nasıl, niçin, fakat lakin…
Gerçekten ekranının önünde oturan vatandaş bunları merak ediyor mu? Cidden soruyorum. Çünkü çevremde “şu tanınmış kişi, nerede tatil yapıyor, şurada, bununla, şunu yapmış, niye yapmış, neden yapmış, kiminle yapmış, yapınca ne olmuş” gibi cümleler duymuyorum.
Daha çok “ kiraya zam geliyor, yüzdelik dilimler ne kadar, çocuğun puanı şu, hangi okulu tercih etsek, atamalar belli oldu mu, elektriğe zam gelmiş, müdür izinleri kaldırmış, Temmuz’da maaşlara ne kadar zam yapılacak” gibi cümlelerle karşılaşıyorum.
Bu programları gördüğüm an, bir hışımla kanalı değiştirmek istiyor, falanca kişinin, filanca marka ayakkabıya kaç bin dolar verdiğini merak etmiyorum.
Peki, bu programların izlenme oranını bu kadar tavan yapan kimler?
Belki de çalışma hayatının çıkar çatışmasında ezilmeyen, gelecek kaygısı taşımayan, borcu harcı olmayanlardır. Sözde ışıltılı dünyayı heves edip, diline pelesenk olacak kelimelerle ortamlarda sosyalleşmek(!) isteyen, paranın nereden geldiğini, alın terinin ne olduğunu bilmeyenlerdir.
Okulmuş, eğitimmiş önemsemeyen, asgari geçim sınırını sosyal medyadan takibi kadarıyla bilen, bütün yaşamı(gerçek ya da hayali) yansıtmak istediğinin ötesine geçmeyenlerdir.
Yanlışım varsa düzeltin.
Hayatı boyunca insan hakları mücadelesi veren Eleanor Roosevelt’in çok ünlü bir sözü geldi aklıma. “Büyük beyinler fikirleri tartışır, orta halliler olayları, küçük beyinler ise insanları tartışır.” Şimdi bu kadar izlenme oranına sahip, zaman kaybından başka bir şey olmayan programlarda, boyuna şahısların parası, yaşantısı, ailesi tartışılıyor!
Onlara tartışa dursun, Türkiye kimlerle, nasıl bir işbirliğinde, ülkeler arası krizler nasıl büyümekte, her dakika açlıktan, ırkçılıktan, dini, dili, rengi yüzünden ölen kaç insan can çekişmekte fark etmeseler de olur. Zalim dünyanın en büyük uyku ilacı şimdi ekranlarda…