Geçenlerde bir hikâye okudum. Öyle güzel anlatılmış ki hikâyenin özündeki ana fikir. Sizlerle de paylaşmak istedim. Hikâye Anuşirvan Miyancı şeklinde okunan yazar Anooshirvan Miandji’ye ait. İran Azeri Türkü ve Tebrizli yazar her ne kadar Farmasötik kimya uzmanlığını birincilikle bitirmiş olsa da kitaplarından da anlaşılacağı üzere Felsefe bilimine ayrı bir ilgisi ve bilgi birikimi var.
2016-2018 yılları arasında Oxford Üniversitesinde Bilim Felsefesi, Eleştirel Düşünme ve Bilgi Teorisi üzerine de eğitim alan yazarımızın hikâyesi şöyle;
***Adamın birine babasından ipek antik bir halı kalıyor. Adam zordayken halıyı satma kararı alıyor. Fakat satın alacak kimse bulamıyor. Derken zengin bir adama denk geliyor. Zengin adam bir halıya, bir de onu satmaya karar veren toy delikanlıya bakıp, halının fiyatını soruyor. Delikanlının ağzından 100 altın çıkıveriyor. Hem de gerinerek dolu dolu. Belli ki daha altında bir rakama satmayacak!
Zengin adam hiç tereddütsüz 100 altını verip halıya sahip oluyor. Bizim delikanlı da tabi verdiği rakamın altında teklif gelmemesine seviniyor.
Zengin adam dayanamayıp satın alma işlemini bitirdikten sonra, delikanlıya halının değeri hakkında bilgisi olup olmadığını soruyor. Tabi delikanlı bilmediği için ancak “hayır “ diyebiliyor.
Zengin adamın ardından söyleyecekleri delikanlıyı deli edecek cinsten oluyor. Zengin halının en az 3000 altın değerinde olduğunu anlatıyor. Delikanlı susuyor.
Zengin, “Neden 100 altın dedin?” Diye soruyor.
Delikanlı, “Bayım bağışlayın ama benim bildiğim en büyük rakam 100!”
Ve yazarımız Anooshirvan Miandji hikayesi bağlamında devam ediyor…
“Dil felsefesine önemli katkıları bulunan Ludwig Wittgenstein'ın da dediği gibi, “Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır.” Yani dilin anlam zenginliği ve anlam derinliği gelişmedikçe o dil ile yapılan iş sayısı sınırlı kalacaktır.” Konuşma dili 150-200 kelime/dakika ve okuma dili 200-250 kelime/ dakika iken, düşünme dili 1300-1800 kelime/dakika düzeyindedir. Bu yüzden yeterince sözcük, anlam, kavram ve düşünsel bağlantıya sahip olmayan zihin kısır döngüde çıkmazları yaşayacaktır. Bu durumda, 200 kelime ile düşünen, 2000 kelime ile düşüneni anlamayacaktır.
Ve sonuç;
“Dilin kadar varsın.”