Mahalle esnafı dertli.
Birkaç haftadır yerel esnafları ziyaret ediyor, sorunlarını dinliyor, sohbet ediyorum.
Esnaf her gün erken saatlerde dükkân açıyor ama çoğu kez eli boş dönüyor eve. Bir de dükkân kendi mülkü değilse, bütün masrafların üstüne kira da ekleniyor.
Doğal olarak mal alımı, büyük marketlere oranla zaten çok düşükken, satışı da düşünce, mal tedariği daha pahalıya geliyor. Tabi satışı da daha pahalı oluyor.
Fazla mal stoğunda birim fiyatı iyice alt seviyelere çeken ve tüketiciye daha uygun fiyatlı satış yapabilen büyük market zincirleri de kazandıkça kazanıyor.
Ekonomik şartlarda yeterli satın alma gücüne ulaşamayan vatandaş haklı olarak “önce ben” anlayışıyla hareket ediyor ve sonuç olarak alışverişlerini büyük marketlerden yapıyor.
Küçük esnaf değişen şartlar karşısında iyice ufalıyor, zamanla yok oluyor.
Naçizane çözüm, küçük esnafların birleşerek kendi dallarında kooperatifleşmesi ve satacağı malı daha uyguna toplu olarak alması gibi geliyor.
Esnafımızla bunu paylaştığım zaman, “iyi söylüyorsun, hoş konuşuyorsun da, zaten yakta zor duran esnaf, kazancını ortak kılmak istemiyor” diyor. İyi de, daha fazla kazanç varsa ve illaki bir pay düşüyorsa, yok olmaktan daha iyi değil midir, tok olmak, belli bir düzeni yeniden inşa etmek?
Mesela elektronik eşya satan yerel esnaflar, tamir parasından kazanmayı umut ederken, büyük teknoloji marketleri belli kampanyalarla hem stoklarını eritiyor, hem de ücretsiz montaj, bakım, onarım olanakları sunuyor.
Vatandaş cebini düşünerek bu çarkın içinde kendini buluveriyor. Yerel esnafın elinde döviz ile alıp satamadığı ürünler kalırken, elde kalan malın, alım değeri yükseldikçe, zaman içinde yeni model ve tekniklerle satış fiyatı düşüyor. Bu ters orantı da sonuç, esnaf için yine hüsran.
Hem alıcının, hem de satıcının haklılık payının bulunduğunu varsayarak, yine de esnafımıza, mahallemize, yerelimize sahip çıkmamız gerektiğini düşünüyorum.
Esnafın beklenilen değerleri yeniden kazanması ve halkın içinde samimiyetini yeniden ortaya koymasının faydalı olacağı kanısındayım. Esnaf, büyük marketlerin robotlaşmış tarzına özendikçe, tok satıcı çizgisi geliştirme çabasında, yereline yabancılaşıyor.
Bu farklılıklar da vatandaşı sıcak yaz günlerinde gerek serinlemek, gerekse her aradığını tek bir yapı içinde bulmanın hazzıyla, büyük market ve alışveriş merkezlerine yönlendiriyor.
Bütün bunlara rağmen biz yerelimize sahip çıkalım, yerel esnafımız da bize. Çünkü yükselen AVM gerçeğinde yerel esnafın yanında olmak;
Samimi gerçek sohbetin, bir bardak demli çayın, "Yarın ödesem olur mu" nun, radyoda tıngırdayan musikinin, "Hayırlı olsun kızın nişanı varmış" ların, "Rüstem abi iki saate gelirim, benim oğlana bi göz kulak oluver" lerin, "acıkmışsındır evladım gel iki sokum alıver" lerin doyulmaz lezzetine ortak olmaktır.
Esnafına sahip çık ki, markalaşma merakıyla dünyayı doyuracağına, komşunu doyur, kentini doyur, ülkeni doyur. Çünkü bir gün ihtiyacın olunca o ismini zor telaffuz ettiğin markanın sahibinden borç isteyemezsin.