Ah benim kokusunda geçmişi, satırında geleceği bulduğum güzel kitaplarım. Kimi zaman azgın bir ordu olur içimde, büyük savaşlara gebe her bir satır. Kimi zaman dingin bir su, kimi zaman izleyeni önemsemediğim o eşsiz sahnem.
Sessizce gözlerine hapsedersin çığlık çığlığa inandığın her cümleyi. Biraz kendinden, biraz sevdiklerinden, biraz da nefretinden bir parça dokursun ipek kaplı sayfalara…
Derin, uçsuz koca bir evreni içine alır da bazen, kaybolursun bilmediğin kör boşluklarda. Öyle bir yazarlar vardır ki ayakların yere basana kadar bırakmaz yakanı. Bir de nerde kaybolduğunu önemsemeyen, kendi meselesinde anlatanlar var ıssızlığını.
Ben rugan kaplı bir kitabın sarı sayfalarında kaybolmuştum. Beni de fark etsin diye geçtim engebeli sokaklarından. Bir sonraki satır, bir sonraki paragraf, olmadı bir sonraki sayfa diye diye sonuna geldim. Ne görenim oldu, ne toplayanım, ne de gözümün ucundan tutup iki satır arasında saklayanım. Kayboldum derin boşluklarda.
Belki her anlatımda yeni bir hikâye yazdım farkında olmadan, bir fırtına, bir fırtına daha derken durduramadım benliğimdeki yaratılışları. Okuduğumun ötesinde gördüm olmayı isteyip de olamadıklarımı. Geceyi güne, günü geceye bağlayan bir alışılmışlığın içinde kayboldum.
Alıştım mı?Hayır.Her defasında yeniden doğdum. Hep yeniden başa sardım, kim olduğumu, varoluşumu, yolculuğumu sorguladım. En yakın arkadaşım oldu özgür düşlerim. En hırslı gözyaşım oldu varlığını yüreğimle doldurduğum hislerim. Kimseye laf düşmedi, yazılanları kendi hiçliğimle okuduğumda.
Düşüncelerim birer silah oldu alnıma, çeksem öldürecek, devam etsem süründürecek sandım. Tariflendiremedim arifi, ariflendiremedim hacetimi. Dolandıkça dolandım, uğraştıkça bocaladım. Kapakta kimin ismi varmış, bu yazıyı kim yazmış umursamadım.
Rüya gibi başka başka diyarlara yolculuk yaptım. Bazen pizza kulesinin ucunda açtım gözlerimi, bazen de doğu ekspresindeki cinayeti çözdüm. Ya da öyle sandım. Dedim ya rüya gibiydi anımsadıklarım.
Rugan kaplı yalnızlığım, çileli başım, engin haykırışlarım, körpe düşlerim. Bir kitabın satırlarında gizlediğim sevdam. Dışa vuruşlarımı görmezden gelip, göğsümde saklanan yaram. Ama hep yenidenlerim..
Yenilendikçe yenilenlerim, yenildikçe kazandıklarım, kaybettikçe tekrar bulduklarım. Sevinçlerim, ahlarım, üzüntülerim. Bir başkasının hikâyesinde çiğ doğuşlarım, fark edişlerim, piştikçe olgunlaştığım, başka bedenlerde hayat buluşlarım.
Bir kitaba sığdırılan ömürler kadar yalnızlığım. Yalnızlığı esir edemeyeceğin kadar sonsuz yazılanlarım. Bir cümleye bin anlam yüklemekse marifet, bir kitaba sığardı anlamlandıramadığın her itiraf.
Kum torbası gibi yerden yere vursam bazen duygularımı, her satırını yeniden doldursam mermilerimle, her sabah yeni uyanışa gebe bıraksam da geceyi; ayna olup ömrüme yansıtanım, canhıraşım, yolumu kaybettirip tekrar bulduran yol arkadaşım.
Kitaplarım...