Son zamanlarda insan hayatını tehdit eden ve ölümle sonuçlanabilen koronovirüsten korunma yollarının başında el temizliği ile fiziksel mesafeyi koruma gelirken, hemen arkasından eldiven ve maske kullanımı yer alıyor. Artık biliyoruz ki uzmanlar, sağlıklı insanlar için gerekmedikçe eldiven ve maske kullanımını tavsiye etmiyorlar. Taşıyıcı olma riski taşıyanların ya da yakın mesafe hasta ile muhatap olmak zorunda olan sağlık personelinin, evde karantina odasına girip çıkmak zorunda olan ev halkının kullanması öneriler arasında. Buna rağmen sokaklar, caddeler lateks eldiven kirliliğinden geçilmiyor. Sakın lateks doğal diyerek konuşmaya başlamasın bu kirliliği meydana getirenler…
Gerçek lateks, kauçuk ağacından elde edilse de günümüzde doğal malzemenin yetişmediği yerde sentetik ürünler devreye giriyor ve içinde çok çeşitli kimyasalları barındırıyor. Şuan tüm dünyanın buna ihtiyacı var ve doğal malzemeden yapılması zaten imkânsız.
Bir kez de buradan uyaralım ; Lateks eldivenlerin kullan at durumunu farklı algılayan beyinler, kullandıktan sonra risk taşıyan bu eldivenleri ve maskeleri ÇÖP KOVALARINA ya da ÇÖP KONTEYNIRLARINA atmanız gerekiyor.
Daha açık bir dille anlatmak gerekirse temizliğiniz ve sağlığınız için kullandığınız bu atık maddelerin doğayı kirletmesine izin vermemeniz gerekiyor. Doğa sayenizde kirlendikçe, yara aldıkça ve bu irritasyonlar çözümsüz kaldıkça; virüslerden, haşerelerden, doğal olmayan besinlerden payımıza düşeni almak zorunda kalacağız. Ve sonuç itibariyle nesil giderek doğal bağışıklığını kaybedecek.
SU KULLANIMI İKİYE KATLADI
Temizlik ve hijyen konusunu acı bir şekilde gündeme taşıyan koronovirüs sebebiyle günlük su kullanımı şimdiden iki katına çıktı. Evde canı sıkılan perde- halı-kilim yıkamaya başladı. Şakır şakır her yerden su seslerini duyabiliyorum.
Hatırlarsanız, bu virüs belası henüz ortalığı kasıp kavurmadan evvel kuraklıklar için farkındalık geliştirici paylaşımlar yapıyor, dünyaca önlemler almaya çalışıyorduk. Bu kış döneminde hem ülkemiz genelinde hem de ilimizde çok yağışlı bir kış yoktu. Suyun çok çok önemli olduğu bu mücadele ne kadar sürer, ne zaman son bulur henüz uzmanların da tahmini dışında seyreden bir konu. Bugün virüs ve can sıkıntısına dayandırılan temizlik anlayışına bağlı olarak gereksiz yere tükettiğimiz sulara yazın daha çok ihtiyaç duyacağız. Bu sebeple şimdiden su israfının önüne geçmeliyiz.
CANI SIKILAN CAN SIKIYOR
#evdekal çağrısına uyan biri olarak, ben de işime evimden devam ediyorum. Hem kendi hayatımızı hem de başkalarının hayatını korumak amacı ile evde kalmayı destekliyor ve bu uğurda mücadeleme edenlere büyük saygı duyuyorum. Fakat hafta içi evde kalınca neler olur pek bilmeyen çalışan kesim onu da öğreniyor. Evinde canı sıkılan, ev tadilatları adına, vurmaya, kırmaya, gümbür gümbür alt komşu, üst komşu demeden tepinmeye başladı bile. Sanırım bunalıma giren diğerlerini göremeyecek kadar dalmış durumdalar. Halı silkeni mi dersiniz, balkonda şarkı söyleyeni mi, keman çalmaya çalışıp gıygıdıgıygıdı beynin etini yiyeni mi, gece herkes evindeyken tap tap tap basketbol oynama hevesini mi? Hangisini sayayım bilemiyorum. Bir de havasız kalmamak adına açılan balkon kapıları ve pencerelerinden gelen, çığlık çığlığa bağrış çığrış seslerinin yükseldiği film severlervar. E bir de müzik seslerine bakılırsa, ergen çocuk aileye karşı isyanda diyebiliriz. Böyle bir müzik dinleme şekli yok. ‘ Ya üst kattaki keman titreten kıza kızdı ya da annesi alt kattaki arkadaşına yollamadı’ düşüncesiyle sarsılıyor beynim.