3 kıtadan 24 ülke, 48 şehrin katılımıyla bu yıl 4'üncüsünü gerçekleşen Kaleiçi Old Town Festivali bilindiği gibi 10-13 Ekim tarihleri arasında gerçekleşiyor. İlk gün Kaleiçi'nin tarihi surları boyunca Atatürk Caddesi'nden başlayıp antik kent sokaklarına uzanan kortejle başladı. Festival coşkusuyla caddelerde oluşan heyecanlı kalabalık kortej saatine yakın daha da arttı.
Ancak trafik çilesi oldukça zorlayıcı olmaya başladı.
10 Ekim tarihinde yani festivalin ilk günü Güllük Caddesi’nden Lara istikametine gitmekte olan 16-A levhalı otobüse saat 19:30 sularında bindim. Otobüs, Güllük PTT durağından hareket edip tam Cumhuriyet Meydanı istikametine dönüş yapacaktı ki, otobüsün önü kesildi ve Güllük caddesinden U dönüşü yapması istenildi. Arkamızdan gelen araçlar için de yeni istikamet belirlendi. O ana kadar hiçbir önlem alınmamıştı, trafik akışı devam ederken otobüs güzergâhı değiştirildi ve trafikte araçların ani dönüşleri iş çıkışına da denk geldiği için inanılmaz kalabalık ve yoğunluk oluşturdu. Sebebi Antalya Kaleiçi Old Town Festivali’ymiş. İyi de günler, hatta aylar öncesinden belirlenen bu güzel festival için Cumhuriyet Meydanı’nın yoğun olacağı hiç mi hesaba katılmamış? Valilikten yol güzergâhı ve trafik işleyişi ile ilgili, trafiği rahatlatmak, vatandaşı strese sokmamak için hiç mi izin alınmamış?
Araç kullananlar için hiç mi bir uyarı geliştirilmemiş? Yazılı olur, sözlü olur hiç mi Antalya halkına ulaştırılmamış? Şahsen ben göremedim.
Neyse yolumuza koyulduk. 35 dakikalık yolu inanır mısınız gıdım gıdım ilerleyerek 105 dakikada tamamladık. Trafikte yoğunluk ve karmaşadan kaynaklı şoförlerin dengesi bozuldu. Araçlar Mark Antalya durağında birbiri ardına silme geçti. Vatandaş şaşkın ve öfkeli. Şoför haklı olarak sinirli. Akşam eve dönüş yolunda vatandaşlar istediği durakta inemedi. Zaten otobüsün camları filmli olduğu için akşam karanlığında, koyu renk cam filminin de etkisiyle sokaklar, caddeler iyice görünmez oldular. Ben beş kişi saydım durağı kaçırıp, köpüren. Trafik yoğunluğu ve durağı görememekten dolayı eminim daha kaç kişi yaşamıştır bu sorunu. Dayanamadım kaptanın yanına yaklaştım; “Size bugün ve üç gün daha devam edecek festivalle ilgili nasıl olur da bilgi verilmez, yolun kapatılacağı hiç mi duyurulmadı?” Dedim. Kaptan şaşkın bir ifadeyle; “Benim de yol durumu hakkında bilgim yoktu. Şimdi böyle bir karar alınmış. Ben anlamıyorum. Devlet erkânından biri gelecek iki gün öncesinden yollar ayarlanıyor, güvenlik önlemleri alınıyor. Kendi şehrimizden nasıl haberimiz olmaz, benim aklım almıyor.” Dedi.
Bu karmaşada bir de yeşil ışığı beklemeyen yayalar var ki, yaya geçidi gözetmeyen araçlar arasında geziniyor. “Nasıl olsa trafik çok ağır ilerliyor”a sığınan onlarca vatandaş, araçların arasından geçeceğim diye garip bir telaş içinde. Ha çarpıldı, ha çarpılacak telaşı bulunduğum otobüsteki herkesin yüreğini ağzına getirdi. Otobüs şoförleri, ön kapılar açık birbirlerine bağırıyor, duraklar sivil araçlar yüzünden dolu ve durağa yanaşma sıkıntısı baş gösteriyor.
Ani frenlerle araç içinde düşenler, şaşanlar, kafasını vuranlar, çocuğu ağlayanlar, “Nasıl festivalmiş ya şuraya bak, ortalık perişan oldu”, “Yahu bu meydan çok küçük geliyor artık, şehir dışına büyük alanlar da yapılsın” diyenler… Her kafadan ayrı bir ses çıkıyor ama sonuç itibariyle kimsenin kimseye faydası olmuyordu. Aslında olayın güzelim festivalle de ilgisi yok. Trafik işleyişini düzene koyabilirler ve bu sorunu ortadan kaldırabilirlerdi. Evine geciken, durağı kaçıran, kolunu budunu çarpan, yanındakine sardı.
Festivaller güzel hatırlanmalı!
Böyle ufak gözükse de insanların algısında farklı etkiler yaratan sıkıntılı birkaç saati, tüm festivale mal eden bir anlayışa da kızıyorum, bu anlayışa çanak tutana da. Bunca emeği çöpe atmanın bir manası yok. O yüzden bu güzel etkinliklerde vatandaşın bilgilendirilmesi için biraz daha çaba sarf edilmeli.
Antalya’da ne oluyor, ne zaman oluyor, ne için oluyor fark ettirilmeli. Karmaşa ve düzensizlik olduğu anlarda öfke ve tahammülsüzlük insanların en kolay maskesi oluveriyor. Zorda kalınacak durumlara sebebiyet verilmemesi için mutlaka önlemler daha erken alınmalı diye düşünüyorum.
Antalya’mız daima mutlu ve huzurlu olmayı hak ediyor.