Yazmak rahatlatan bir eylemdir. Yazdıkça açılır insan, yazdıkça güçlenir kalem ve yazdıkça her zamanki düşüncelerini tekrar tekrar göden geçirmek zorunda kalırsın.
Yenilenmenin, tazelenmenin de bir yolu diyebiliriz. Yolculukta, evde tek başına, okulda, ,iş yerinde, başın dara düştüğünde, bunaldığında bir çıkıştır kalem. Bir dert yanış, bir haykırıştır. Paylaşılamayan sevinçlerin en büyüğünü yaşamaktır kimi zaman da.
Yazar yazar silersin de kimi zaman her yazdığın bir öncekinden daha anlamlı daha verimli olur. Zaman içinde yazdıklarına geri dönüp baktıkça ne kadar ilerleme kaydettiğini görme fırsatı doğurur. Neleri atladığını, neleri gözden kaçırdığını daha net bir şekilde ortaya koyar.
Söylenenler uçar gider de yazılanlar ömürlüktür. Sararan yapraklarla beraber her daim yazdığın o tarihte gizli kalır. O tarihe istediğin zaman gidebilir, eskileri yâd edebilirsin.
Kararlarını, arzularını, isteklerini kâğıda döktükçe şahitlerin çoğalır. Vazgeçmeler azalır o şahitler karşısında. Onlar öyle bir şahittirler ki, senin yüreğini ortaya koyduğun o anın izlerini silinmemek üzere muhafaza ederler. Bunun üzerine hadi gel de vazgeç şimdi o kadar döktüğün kelimelerden, darmadağın kalem izlerinden, toparladığın cümlelerinden. Adeta kendine verdiğin sözlerdir yazıya dönüşen her kelam.
Yazmak kimi zaman da tarihsel bir olgudan sıyrılıp ruhunu dinlendirme sanatıdır. Tarihleri unut, geriye dönüşleri unut. Kendini, kendi iznin sınırlarında eleştirmene hak veren o kalemi al eline. Yazdıkça kus öfkeni, yazdıkça kır, dök esaretini, sen yazdıkça silinsin olmazlar, sen yazdıkça şekillensin geleceğin aydınlık yüzü.
Sen yaz ister karanlığı anlat ister aydınlığı. Her gecenin bir sabahı olduğu gibi, her karanlık yazılanında bir ay ışığı mutlak bulunacaktır. Yazarken vuracak gözlerine o ışık, körelmeden yakalarsan ne mutlu, tüm cümlelerin aydınlanacak.
Yaz ama öylesine değil ya da önce öylesine yaz. Bir yerinden başla da, gerisi gelecektir zaten. Söküldükçe içindeki düğümler öyle bir yazacaksın ki, öylesineler olacak sana öyle esinler…
O esinlerden doğacak yeni günler, yeni öğretiler, yenilenenler.
O esinlerden yağacak başına en güzel yıldızlar. En güzel güneşi o zaman hissedeceksin ruhunda. Fırtına da olsa yaz yaz sakla. Nasıl olsa günün birinde o eşsiz gün ışığına uyanırcasına bırakacaksın maviliklere onları da. Ya da sakla. Sakla ki bir zamanlar o fırtınaları nasıl alt ettiğini kanıtlayabilesin kendine.
Yeter ki yaz.