Benim gibi otobüs müptelası değilseniz mutlaka bir aracınız vardır. Bunun sonucu olarak da mutlaka sitenizin, apartmanınızın ya da müstakil evinizin özel otoparkını kullanıyorsunuz demektir.
Genellikle otopark kapalı değilse, yaz günlerinde güneşten, kış günlerinde de soğuk ve yağmurdan korunmak isteyen sokaktaki canlarımız araçlarınızın altına konuşlanıyorlar. İçgüdüsel olarak gereksinim gördükleri, kendilerince korunaklı olan araç altları kimi zaman istemeden de olsa o masum canların sonunu hazırlayabiliyor.
Geçenlerde bir arkadaşımızın kedisi bu şekilde can verdi. Araç sahibi aracı çalıştırmadan evvel hafifçe kaportasına vursa ya da ses çıkararak araca yaklaşsa bu vahim sonu yaşamayacaktı o masum kedicik. Sahibi perişan oldu. Yine sitemizde iki hafta önce hepimizin çok sevdiği minik köpeğimiz Shaya, yine site oto parkından hızla hareket eden dikkatsiz bir şoför yüzünden gözümüzün önünde can verdi.
O sırada sitenin bahçesinde oynayan onlarca çocuk hala olayın etkisi altında ve Shaya yerine site çocuklarından biri topunu almak için aracın altına eğilmiş de olabilirdi hatta daha fenası o dikkatsiz şoförün kendi evladı da olabilirdi. Sonuç itibarıyla bu üzücü durumu yaşatan şoför de çok üzgündü anca üzülmek için çok geç kalmıştı. Hiçbir yaşanan geri alınamıyordu.
Bir de yol üstündeki küçük alışveriş merkezlerinden hızlı alışveriş yapmak ve birkaç adım da olsa elde poşet taşımamak adına trafik akışının olduğu caddelerde dikey biçimde araçları park edenler var. Sanırım tehlikenin hala farkında değiller.
Örneğin, Fener Mahallesi’nde bulunan alışveriş merkezi Laura’nın kendine ait otoparkı olmasına rağmen en fazla 50 metre daha araçlarını sürmekten imtina eden vatandaşlar, hemen önündeki giriş alanına park ediyorlar. Alelacele park ettikleri yerden arka kontrolü sağlamadan hızla çıkan araçlar kaç kez büyük kazalardan şans eseri kurtuldular.
‘30 dakikada siparişiniz kapınızda’ diyen hızlı yemek zinciri firmanın motorlu kuryesine dikkatsizce arka arka çıkarken çarpan otomobil, kuryenin bacağını sakatlamasına, belki de işine son verilmesine sebep oldu. Yol güzergâhı gereği mecburen araçların arkasından akan trafikle beraber yola devam etmek zorunda kalan kuryenin canına da kastedebilirdi. Tam da bahsettiğim yerde araçların ufak tefek sıyrıklarla atlattıkları kazalara da şahitlik etmek zorunda kaldım. Beteri de olabilirdi.
Bir örnek de şehir merkezinde bulunan Mark Antalya Alışveriş Merkezi kapalı otoparkının Muratpaşa çıkışı ile ilgili. Araçlar otopark çıkışında hafif rampa olmasına rağmen hızla dışarı çıkarken kaldırımdan geçen vatandaşı bile korkutuyor. Karşıdan karşıya geçecek olanlar kaç kez ani fren ve korna sesleri içinde bocaladı. Bir gün birine çarpacaklar diye korkuyorum.
Okulların açılmasına az bir süre kaldı. Aileler ve okul yönetimi için servis araçları, çocukların güvenliğini sağlamak için var. Her okul dönemi tekrar eden sahnelerden biri de okul bahçelerine giriş yapan servislerin etrafında henüz trafik bilinci gelişmemiş minik çocuklarımızın, canlarımızın oyun oynuyor olması. Maalesef geçtiğimiz sene okul bahçesinde park halinde bekleyen servislerden biri aniden hareket edince, anaokulu öğrencisi araç tekerine 10 cm kala refleksi kuvvetli bir öğretmen tarafından kurtarıldı.
O duyarlı öğretmen o sırada orda olmasaydı, belki de Allah muhafaza o çocuğumuzu kaybedecektik.
Herkes araç kullanabilir. Herkes direksiyonu tutup, gaza basabilir. Ancak şoför demek dikkat demek, saygı demek, sükûnet demektir. Yayaya, diğer araçlara, çevreye, doğaya saygıyı elden bırakmamaktır. Biraz daha dikkat lütfen. Şunun şurasında okulların açılmasına ne kaldı.
Antalya trafiği hem araç hem de yaya bakımından yoğunlaşacak. Park halinde iken hızla hareket etmeyelim. Otopark çıkışlarında göz hizamızı kontrol edemediğimiz yerlerde hızımızı keselim. Trafikte dikkatin en üst noktada tutulması gerek. Kendi canımızın yanı sıra başkalarının canlarına da kastedecek hareketlerde bulunmayalım.
Hayat, kristal bardakta sunulmuş zemzem suyu. Değerini kıymetini bilelim, kırmayalım, incitmeyelim, kimseyi sağlığından etmeyelim. Sevdiklerinden ayırmayalım.