Sabah sabah daha kahvemi bile yudumlamadan bir gürültü duyup çıktım balkona. Sitede giriş kat komşumla üst çaprazda, hem de iki kat üstünde başka bir komşum tartışma halinde. Hani bir üst ya da bir alt kat tartışmalara çok şahitlik yapmışızdır. Ama bu durum çok farklıydı.
Giriş kat komşumun iki sevimli köpeği ve iki tatlı kedisi var. Kedi ve köpekler dost hane bir tablo çizerken tartışmanın kaynağı da bu kimseye zararı olmayan dört ayaklı melekler.
Sorunun ana kaynağı ara sıra minik köpeğin sevinç veya korku çığlıkları olmuş. Sevdiği ve ilgi gösterdiği kimselerle karşılaşınca sevincinden duyduğumuz ince havlama sesleri üst çaprazdaki komşusunu acayip rahatsız ediyormuş.
Bu kadar rahatsız olacak ne var anlamıyorum. Bu zamanda komşu komşunun külüne daha çok muhtaçken, gül gibi geçinip gidelim işte. Düşünün bakalım, biz insanlar da normal konuşmalarımız dışında, kimi zaman bağırıp, tartışıp sesimizi yükseltmiyor muyuz?
Maç izlerken deliye dönüp sevinçten çığlık atmıyor muyuz ya da sinirlenip yüksek sesle küfür etmiyor muyuz? En azından hayvanların tepkisinde küfür yok. Bizler gibi yaptırımları yok.
“Bizim yaşam alanlarımızı tek tek elimizden aldınız, her yeri beton yaptınız, ortalıkta bir tane akarsu, çay bırakmadınız, yetmedi; sırf tipimizi beğenip bizi sokaklara atacaklara hediye paketi yaptınız, bizi çok sevseniz bile başka alan kalmadığı için belli metrekareler arasına sıkıştırdınız. Yarı açık ceza evleri misali belli saatlerde dışarıda dolaşmamız ve biraz nefesimizi açmamız ne kadar rahatsız etmiş ki, bizlere sahip çıkan iyi yürekli insanları kırıp, incitmekten geri kalmadınız” DEMİYORLAR MESELA.
Yaz zamanı site havuzunda çocukların sesi akşamın geç saatlerine kadar devam ediyor. Edecek de tabi, haklarıdır. Balkon çocukları mı yetişsin? Yalnızlık içinde bilgisayar oyunlarına sarıp, asosyal olacağına, bağırsın, oynasın, sevinsin, sesi çıksın çocukların biraz. Sussunlar diye o minnak çocuklara bağıran tipler bile var. Tamam, da sen 3 yaşındaki bebeye sus desen ne olur? Anca annesi üzülür, rahatsız olur. Zaten senin sesin hepsini bastırdı be komşum!
Hayvanların duyu hassasiyetleri insanınkinden daha uç sınırlarda ve köpeklerin daha da fazla. Yani köpekler bizim duyamadığımız sesleri de duyabiliyorlar. Eminim çok da rahatsız oluyorlardır.
Her akşam fırlatılan havai fişek seslerinden, dokuz kat aşağıdan çocuğun “Annneeeee” diye avaz avaz bağırmasından ve annenin dayanamayıp en sonunda plastik su şişesini fırlatmasından, dikkatsizce yıkanan balkonlardan akan suların tepelerine gelmesinden hiç hoşlanmıyorlardır.
Kendisinden daha büyük ırk köpek sahiplerinin iğrenç egosu gereği dev köpeklerin kendilerine doğru yürütülmesine eminim onlar da isyan ediyor, sinirleniyor ama aşağıda seni gördükleri zaman kolunu bacağını ısırmıyor, laf sokmuyorlar, seni hayvanlar konseyine şikâyet etmiyorlar. (Çocukken, şimdi vicdanlarımızdan ibaret olan böyle bir konseyin varlığına inanırdım)
Ayrıca köpekler hassas duyuları yüzünden aşırı gürültülü ya da hoparlörler aracılığıyla güçlendirilmiş birtakım seslerden (ambulans ve itfaiye gibi araçların sirenleri vb.) çok daha fazla rahatsız olurlar. Çoğu kez ezan okunurken ulumalarının sebebi de budur. Havlayarak ya da uluyarak kulaklarına gelecek zararı içgüdüsel engellemeye çalışırlar.
Her alanı kendi şahsi alanı gibi değerlendiren ve farklı davranışı ya da yaşam tarzını eleştiren hatta fazlasıyla rahatsız olup, durumu hukuki boyuta taşıyan nice insanlar var. Kendi yaşam stillerinin ve görüşlerinin dışında farklılıkları onaylamayan ve kendisinin en doğrusunu düşündüğünü zannedip, etrafındaki insanları yıpratan, kıran, hiçe sayan eksik fikirler çok.
Aramız da kalsın da, ben onların fanusta yaşaması taraftarıyım şahsen…
Şimdi hukuksal boyuta taşınan son durumda, bu Allah’ın dilsiz kullarının sitemizden gönderilmesini ya da ev sahibinin kiracısını çıkarmasını öne sürmüşler. Şikâyetçi olan kendi mülkünde oturuyor ve “Ben kendi evimden mi gideyim?” Diye kiracıyı attırma(!) peşinde. Durum böyleyken kiracısından memnun olan ev sahibi de şaşkın, komşular da.
Dayanamadım artık ben de devreye girdim. Bunca zamandır tek bir gün bile rahatsızlık verdiğini görmedim yavrucakların. Sahipleri komşum, hassas ve duyarlı bir insan. Sadece kendi evcillerini değil, sokaktaki tüm dilsiz canları düşünür. Diğer canlara da ulaşsın diye sitenin yeşil alanlarına kaplar koymuş, düzenli mama ve sularını tazeliyor. Başkalarının özgürlüğünü kısıtlamazken, ailesi olarak gördüğü hayvanlarının elinden alınmasına ya da evinden olmasına gönül razı değil.
İmza toplama kararı işe yarar umarım, öneri olarak sunmayı düşünüyorum.