Davete icabet edip, bir çay içip hemen ofise geçmem gerekiyordu. Henüz iki ay önce kurulmuş bir şirketin ekip şefi olarak başladığı görevini tebrik edecektim. Ofisine girdiğimde başıyla selam vererek buyur etti. Yüzünde umudu kırılmış bir tebessümle “Hemen geliyorum, beş dakikanı rica edeceğim” diyerek toplantı odasına doğru yürüdü. Kapı açık kalmıştı.
5 kişinin etrafında toplandığı masada, “Birçoğunuz gibi ben de haftalık planlarım dâhilinde günümü organize ediyorum” diyerek söze başladı. Anladığım kadarıyla şu kısacık zamanda sık sık yaşadığı bu durum onu çileden çıkarmış ve bu çilesini izah etmeden, durumu anlaşılır hale getirmeden de sonlanacak gibi değildi.
Durum ortada netti. O 5 dakikalık bekleme anında istemeden de olsa duymak zorunda kaldığım arkadaşımın pozisyonu gereği yaşadığı sıkıntısıyla ilgili aklımdan neler geçmedi ki. Belli ki sorumluluklarının bilincinde olmayan birkaç kişi yüzünden iş kaybı olmuştu. Ben de tam üstüne gelmiştim. Zamanlamam harikaydı.
Arkadaşım ekibinde yer alan takım arkadaşlarıyla konuşmasını ; “Planlamayı sadece kendi açımdan değil, tüm ekip için yapıyorum. Zamanın verimli kullanımı, sosyal hayatınızda kendinize ve ailenize de zaman ayırmanıza neden olacak. İşin zamanında teslimi ve teslimat sonrası memnuniyetten kaynaklı tahsili konusunda hepimize düşen fedakârlıklar var. Ufak bahanelere sığınıp, bu fedakârlıktan feragat ettiğimiz an, işimiz tehlikeye girer, verimliliği düşer ve sorumluluklarını zamanında yerine getiren arkadaşların da iş hakkı elinden alınmış olur. Kazancı hak edecek boyuta gelmeden hep başkalarının yardımı sayesinde ilerlemek daha büyük işlerde hepimiz için büyük kayıplara yol açacak. Başkalarının hayatlarına olumsuz dokunuşlar gün gelir bizim hayatımızı alt üst eder. Takım çalışmasında “ben yapmazsam nasıl olsa başkası yapar” anlayışını bir kenara bırakalım artık. Başkası yarım işi tamamlamaya çalışırken, kendi işini yapamayacak ve adımlar hep eksik olacak. Yolun sonuna varamadan yolda kalmamak için lütfen bir yetişkin gibi davranıp, sorumluluklarınızın farkına varın. .Bir bütün olamazsak, yarımız hiçbir zaman başarılı olamayacak.” Diyerek sözlerini noktaladı.
Yanıma geldiğinde kendini ifade etmenin rahatlığı içindeydi. Çaylarımızı yudumlayıp, biraz dertleştik. Tahmin ettiğim gibi, arkadaşım, iş yerinde kendisine verilen bütün sorumlulukları yerine getirmek için çabalarken takım arkadaşlarıyla da iletişimini sürdürüp, işin durumuna ve teslim tarihine göre planlama yapıyor. Bu planlama dâhilinde alınan işi; tedarikçi, malzeme, usta, zaman ve teslimat gibi bölümlere ayrılıyor. İşin müşteriye teslim olacağı ana kadar devam eden bir operasyon süreci düşünün. Ekibin bireysel anlamda başarısı iyi olmasına rağmen her defasında yaşanan aksaklıklar neticesinde iş kaybı oluyor. Oya, durumu anlatırken çözümcü yaklaşımıyla “Tabii her işte aksaklıklar, pürüzler olabilir. Profesyonel iş hayatında bu pürüzleri en aza indirgeyip, olumsuzluklardan yeni bir olgu yaratmak gerekir. Güçlü bir iletişimle sorunları kısa sürece daha stratejik anlamda çözme yetisi de geliştirilir.” Diyor.
Ancak arada bir kişinin sorumluluktan kaçıp, ekip liderine zamanında bilgilendirme yapmaması, ekibin zamanını çalmış, işin seyrini bozmuş ve iyi niyetli dahi olsa yapılan her şey büyük bir krize neden olmuştu.
Hak veriyorum. Takımı, farklı halkalardan oluşmuş büyük bir çark gibi düşünün, bir halka yeterli randımanı sağlayamazsa tüm mekanizma çöker. İş paylaşımında da aynı şey geçerlidir.
Sorumluluk bilincinde olmayan kişiler başarısızlık ya da kriz zamanında ortaya çıkıp hesap vermek yerine, başarısızlığın nedenlerini bir başkasına yükleyip, ortadan kaybolmayı tercih ettiklerinde takımda dengesizlik, anlaşmazlıklar ve sonuç olarak kopmalar baş gösterir.
Her ne kadar inisiyatif kullanımına açık da olsa yapılan planlamalar, sorumsuz davranışların neticesinde yara almış olur ve bu yaralar büyüdükçe iyileşmeyen, kronik bir hastalığa dönüşür. Yeniden ayağa kalkmak ve işin devamlılığı sağlamak için ya ekipte ciddi yer değişiklikleri yapılır ya da sorumluluğunun bilincinde olup tüm takımı ciddiyetle, bahanesiz karşılayacak yeni takım arkadaşları aranır.
Sorumluluk almayı yaşamın bir parçası gibi görebilirsek, hem bireysel hem de toplumsal anlamda başarıyı yakalayabiliriz. İş üzerine sohbetimiz hayatımızda olması gereken sosyal sorumluluklara kadar uzandı. Onu da başka bir zaman anlatacağım.