Özge Gürün

Özge Gürün


'BANA BİR ŞEY OLMAZ' DİASPORASI

28 Nisan 2020 - 00:01

Sezen Aksu’nun 1980’de çıkardığı “Sevgilerimle” albümünü dinleyenler hatırlayacaklardır “Dört günlük bir şey” parçasını. Çok severim o parçayı. Hele dört günlük karantina günlerine eklendiyse daha da anlamlanır artık. Bu Covid 19 salgınında vaka sayısını artırmamak amaçlı alınan kararlar neticesinde hafta sonları ikişer günlük karantinadan sonra karantina süresi dört gün olunca insanlar biraz ürktü ama geçti gitti çok şükür.
 İlk iki gün 09.00 – 14.00 saatleri arası zaruri ihtiyaç halinde dışarı çıkabilme özgürlüğünü tatil olarak adlandırıp yan yana, kol kola dolaşanlar, hatta “Nasıl olsa yarın sabah eve geçerim” düşüncesiyle misafirlik anıları biriktirme planı yapanlar muratlarına erdiler sanırım.

Hepimiz şu kısacık zamanda çok yorulduk, yıprandık ama umudumuzu kaybetmedik. Doğayı bütünlüğüyle seven ve hayranlık duyan birisi olmama rağmen, ben de birçoğunuz gibi günümüz şartlarında site sakini olarak yaşıyorum. Bahçeli evlerde büyümüş çocuklardan biriyim ben de. Şuan öyle bağın bahçenin içinde yer alan evlerenasıl özeniyorum anlatamam.  Bu özenti ve özlemi başkaları da yaşamış olacak ki, sitede oturan 7’den-70’ e herkes doğa aşkıyla, spor aşkıyla, toprak aşkıyla yanmış bitmiş, şu dört günlük karantinada daha önce çok zorlandığı, bir türlü gidemediği,  evinden sadece bir asansör uzaklıkta olan bahçeye atıvermiş kendini.  Hatta bu canım site sakinleri, durumu abartıp sitenin bahçesinde piknik yapmaya kalkmış, çocuklarla top oynamış, bahar havası sarhoşluğuyla şarkılar, türküler mırıldanmış.

Ne hoş, ne güzel geliyor değil mi kulağa? 

Peki, bu dört gün pandemi tatili diye mi sunuldu ülkemize, insanlarımıza?  Sosyal mesafe naraları atan o çokbilmişlerin aklına bahar, kardeşlik, dostluk türküleri yeni mi geldi?
Çocuklarını aşağıya saldıktan sonra evden kafayı çıkarmayan Neriman Hanım, Fatma Hanım, Nusret Bey, çocuklar aşağıdan avazı çıktığı kadar bağırdıktan sonra ancak duyabilen Fadime Hanım, aslında ne de çok severlermiş evlatlarıyla yakan toplar oynamayı, onlarla yürüyüş yapmayı. Çocukların gürültüsünden kaçan 80’lik delikanlı Ahmet Emmi nasıl da mutluymuş aslında o kadar gürültünün, şakalaşmanın, oynaşmanın arasında…

Neleri kaçırmışız, neleri hatırlatıyor ama en çok da neleri kullandırıyor bu zor günler…
Özlem mi, yoksa zinciri kırma çabası mı anlamakta zorluk çekiyorum. İnsanlar grileşmeye, çocuklar her zamanki gibi renklerini korumaya devam ediyorlar.  O çocukların arasından grileriniz öylece kalıyor, ne yeşilleniyor, ne allanıyorsunuz sevgili büyükler. Kendinizi kandırmayın artık. Çocukların arasında sevimli gözüküp karantinayı delme merakınız yüzünden kim bilir kaç can yanacak ilerde? Başka zaman olsa 15 dakikalık yürüyüşe bile gelemeyen 70’lik Necla Teyze, şimdi mi aklına düştü saat geçmeden ekmek alayım telaşı…

Hepimiz özlüyoruz, hepimiz seviyoruz. Hele de her gün yürüyen, her gün doğadan ilham alan, her gün biraz mavilik, biraz yeşile hayaller kuranlar var ya, işte onlar daha çok özlüyor, daha çok seviyorlar. Ama sabrediyorlar. Mesela o incecik maskenin altına seni, bizi, insanlığı korumak için peçete koyuyorlar. Dışarı çıkmamak için direniyor, yeri geliyor huzursuzluktan yoruluyorlar. Ama umutlarını yitirmiyor, bekliyor, onca emeğe saygı gösteriyorlar. Çocuklarına da bunu aşılıyor, onların evde kalabilmesi adına her şeyi yapıyorlar. Ama sen öyle aşağı inip kahkaha atarken, seni ve düşüncesizliğini maalesef evlatlarına anlatamıyorlar…
Biraz daha sabır Osman Amca, Kamuran Teyze, Mete, Bilge, Kaan, Onur, Mehmet, Ahmet, Süleyman Dede… Geçecek elbet. Geçerken sevdiklerimize dokunmasın 21. yy’ın hain virüsü diye biraz daha dikkat Ayşe Hanım, Ferda Bey, Ali kardeşim…  Hassas zamanlardan geçiyor, hassas terazilerde tartılıyoruz. Şu dönemleri hayırlısıyla bir atlatalım, daha nice güzellikleri beraber kucaklayacağız.

Öyle vaka sayısında azalmalara filan güvenip, karantina sonrası dakikaları sayarak sokaklara,  caddelere doluşmayın,   her temiz gözüken yerlere, güzel bakan gözlere aldanmayın. Ortalama bir hafta sonrasına ertelenen acıları çekmek istemiyorsak o iki günü, üç günü, dört günü kuralları bozmadan, toplumu kışkırtmadan,  bana bir şey olmazdiasporasına katılmadan geçirin…
 Önümüzde yine üç günlük karantina süresi var. Biraz daha sabır, biraz emek, biraz dikkat, sonrası daha yaşanılası, daha güzel, sağlıklı bir hayat.
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum