Gerçek hayattan alıntı olduğunu duyduktan sonra daha farklı okuduğum ve ana karakterini araştırma gereği duyduğum bir hikâye.
1960 doğumlu Timothy J. Winter, ( Adı daha önce Tim Winter olarak da geçmektedir) Britanyalı akademisyen ve bir İslam düşünürüdür. Westminster Okulu'nda öğrenim gördükten sonra Cambridge Üniversitesi'nde Arapça eğitimini 1983'te tamamlamış, daha sonra Kahire El-Ezher Üniversitesi'nde İslami ilimlerle ilgili daha derin araştırmalar yapmış.
Mısır ve Cidde'de geleneksel İslam ilimleriyle ilgili dersler almış. Londra Üniversitesi'nde Türkçe ve Farsça üzerine çalıştıktan sonra doktorasını Oxford Üniversitesi'nde Osmanlı İmparatorluğu'nda dinsel yaşam konusu üzerine yapmış.
Winter ile ilgili anektoda gelince;
Bir gün İngiltere’de yaşayan Somali’li fakir bir kadın, yardım almak için bir radyo istasyonunu arar.
Bu radyo programını dinleyen genç bir İngiliz ateist, kadının isim ve adresini aldıktan sonra arkadaşından gıda ve yardım malzemelerini alıp kadına götürmesini ister.
Arkadaşına; “Bunları kimin yolladığını sorarsa, ona şeytandan olduğunu söyle” der.
Yardım kadının evine geldiğinde, kadın mutlulukla gelen malzemeleri kabul eder.
“Bunları kimin gönderdiğini bilmek istemiyor musun” diye sorulduğunda;
“Hayır, ilgilenmiyorum. Kim gönderdiyse Allah razı olsun. Çünkü Allah bir şeyin olmasını istediğinde şeytanlar bile ona itaat eder” der.
Anlatılanlara göre, Fatima isimli okuma yazma bilmeyen bu kadının verdiği harika cevap, malzemeleri gönderen genç ateist İngiliz düşünür Dr. Timusi Winter’in zaman içinde Müslümanlığı araştırıp, Müslüman olmasına, adını Abdul Hakim Murad olarak değiştirmesine ve İslam profesörü olmasına vesile olmuştur.
***
“Allah bir şeyin olmasını istediğinde şeytanlar bile ona itaat eder.”
Ne kadar ince, ne kadar anlamlı ve ne kadar kendinden emin bir cümle değil mi? Bu duruma gönülden inanan biri olarak öncelikle hiçbir karşılaşmanın, konuşmanın ya da duyumun tesadüf olmadığını, her şeyin mutlaka bir sebep zincirine bağlı olduğu kanısındayım. Rabbimden bir şey istediğimizde aracı olarak diğer kullarını devreye soktuğunu düşünüyorum. Belki de o yüzden, “Kul, kuldan sebeplenir” der büyüklerimiz.
Birisi bizden bir şey istediğinde de, eğer elimizde olup, yapabileceğimiz ya da uğraş gösterebileceğimiz bir durumsa, onu Yaradan’ın gönderdiğini düşünürüm. O kişi Allah’tan istemiş ve Allah biz kullarını aracı etmiştir. Bu inançla hareket ettiğimde, fedakârlık duygusu altında ezilmeden, beklentiye girmeden “Allah için” anlayışıyla ruhsal bir huzur ve rahatlıkla karşımdakine destek olabilirim. Allah’tan istediklerim için, kimi aracı kılıp da yaptıracağını bile düşünmem. “ Gün gelir, dost dediğin düşman, düşman dediğin dost olur” anlayışının da bundan kaynaklandığı görüşündeyim. O yüzden ne düşmanıma çok uzak, ne de dostuma pek yakın durmam.
Kim bilir, belki zamanında düşman bellediğiniz biri Allah’ın rızasını almak için dokunacaktır hayatınıza…
Dip not: Abdul Hakim Murad (Tim Winter)'ın; Müslüman-Hıristiyan ilişkileri, İslam ahlakı, aşırılığa karşı geleneksel Müslümanların verdiği cevap, Britanya Müslüman mirası ve Osmanlı Türkiye’si gibi konularda çalışmaları bulunmaktadır. Cambridge'de Pembroke Koleji üyeliği, Wolfston Koleji'nde ilahiyat çalışmaları direktörlüğü, Muslim Academic Trust kuruluşunda vekillik ve genel sekreterlik, Anglo-Muslim Fellowship for Eastern Europe kuruluşunda direktörlük görevlerinin yanı sıra UK Friends of Bosnia-Herzegovina kuruluşunda başkanlık yapan Abdul Hakim Murad (Tim Winter), ayrıca İslam çalışmaları alanında Şeyh Zayed Okutmanlık unvanına da sahiptir. Halen Cambridge Üniversitesi'nde İslam çalışmaları alanında okutmanlık yapmaktadır.