Daha önce bir bloggerın paylaşımı olarak okumuştum. Kime ait olduğunu henüz bilmiyorum. Dün de fikirlerine çok değer verdiğim değerli bir dostum sosyal medyada paylaşmış.
Ben de köşemde sizlerle paylaşmak, konuyu yorumlamak ve yorumlanmak üzere şuraya bırakayım istiyorum.
“Hayatın %10’u, başınıza gelenlerden oluşur. Hayatın diğer %90’ı ise sizin bu başınıza gelenlere nasıl davrandığınızla gelişir.” Anlayışından yola çıkılarak 2 farklı senaryoda durumu açıklamışlar.
İlk senaryo şöyle; “Ailenizle kahvaltı yapıyorsunuz. Kızınız, çay fincanına çarpıyor ve bir fincan çay gömleğinizin üzerine dökülüyor.
Biraz önce olan olay üzerinde hiç bir kontrolünüz yok. Sonradan olacaklar ise sizin davranışınıza göre belirlenecek: Lanet ediyorsunuz. Çayı üzerinize döktüğü için kaba bir şekilde kızınızı azarlıyorsunuz.
Kızınız üzülüyor ve ağlamaya başlıyor.
Kızınızı azarladıktan sonra eşinize dönüyor ve çay fincanını masanın kenarına çok yakın koyduğu için eleştiriyorsunuz. Bunu kısa bir sözlü tartışma takip ediyor.
Öfkeyle odaya gidiyorsunuz ve gömleğinizi değiştiriyorsunuz.
Odadan çıktığınızda kızınızı, ağlamaktan dolayı kahvaltısını bitirememiş ve okul için hazırlanamamış bir halde buluyorsunuz.
Kızınız servisi kaçırıyor. Eşinizin işe gitmek için hemen çıkması gerekiyor. Hemen aceleyle arabanıza koşuyorsunuz ve kızınızı okula bırakmak üzere hareket ediyorsunuz.
Geç kaldığınız için, saatte 40 km hız sınırlaması olmasına rağmen saatte 80 km hızla gidiyorsunuz.
15 dakikalık gecikmeden ve hız limitini aştığınız için ödediğiniz trafik cezasından sonra okula ulaşıyorsunuz. Kızınız size “Hoşça kal” demeden binaya koşuyor. İşyerinize 20 dakika gecikmeyle geliyorsunuz ve evrak çantasını evde unuttuğunuzu anlıyorsunuz.”
Gününüz sizin davranışınızın o ilk 5 saniyesinde korkunç bir şekilde başladı! Bu kötü güne;
A) Çay sebep oldu
B) Kızınız sebep oldu
C) Polis sebep oldu
D) Siz sebep oldunuz
- Aslında bu güzel günün berbat olmaması için 2. Senaryoyu devreye giriyor;
“Üzerinize çay döküldü.
Kızınız ağlamak üzere.
Siz nazikçe; “Tamam tatlım, bir dahaki sefere biraz daha dikkatli olman gerek” diyorsunuz.
Havluyu kaptığınız gibi odaya gidiyorsunuz.
Gömleğinizi değiştirip, evrak çantasını aldıktan sonra odadan çıkıyorsunuz ve aynı anda pencereden kızınızın otobüse bindiğini görüyorsunuz. Kızınız geri dönüp el sallıyor. Siz ve eşiniz işe gitmek için birlikte çıkıyorsunuz.”
Hepsi bu!
“Ve gününüze kaldığınız yerden mutlu bir şekilde devam ediyorsunuz.
5 dakika önce işe geliyorsunuz ve çalışma arkadaşlarınıza neşeli bir şekilde selam veriyorsunuz. Patronunuz ne kadar güzel bir günde olduğunuz hakkında konuşuyor.” Şeklinde verilmiş.
Farka bakın! İki farklı senaryo ve iki farklı sonuç. İkisi de sizin olaylar karşısında geliştirdiğiniz tavrınızla şekil alıyor. İnsanların çoğu gereksiz stres yaratarak anını, hatta ömrünü dert, keder ve problemler içinde boğuşarak geçiriyor. Sonuç hüsran, acı ve geriye dönüşü olmayan olaylar silsilesi…
Aslında bu basit senaryo kalıbını hayatınızda yaşadığınız problemlerin hepsine giydirebilirsiniz.
*Hayatın %10’u, sizin başınıza gelenlerden oluşur ve çoğu kez sizin kontrolünüz dışında da gelişebilir.
*Hayatın diğer %90’u ise başınıza gelenlere nasıl davrandığınızla şekillenir.
İnsanlar plan yapar fakat öyle şeyler olur ki planlar alt üst, gün berbat başlayabilir. İşte orada devreye olayları karşılama yöntemleri girer.
Stresle baş etmek ve hayatı güzelleştirmek elimizde. Sorun olarak gördüğümüz durumlara yaklaşımımız ya sorunu büyütür ya da onu ortadan kaldırmak için en güçlü çözümü üretir.
İsterseniz bugün canınızı sıkan bir şey olduysa ana dönün ve düşünün, iki senaryodan hangisiyle karşıladınız!