Maşallah iki yaşındaki bebekler bile gülle gibi. Et topağı mübarekler. Anasından yeni doğmuş bu bebekleri bile ne hale getirdik. Yeterli ve sağlıklı beslenme dediğimiz şey bu mu ....
Geni ve genetiği bozulmuş gıdaları, hormon denen doku pompasını dayarsanız bebeklerin, insanların gırtlağına, " ye bunu, ye bunu" diyerek mecbur edip seçenek bırakmazsanız zavallı bebeklere, şişirilmiş futbol topuna dönüşür bu zavallılar. Dış güçlerin ve yabancı teknolojilerin kıskacında adeta esir gibiyiz. Edirne'den Van'a Samsun'dan Mersin'e 76778000 metre karelik bir yurt, 78 milyon insan, mümbit ve verimli araziler, sonsuz güzel bir Anadolu bir Türkiye, yüzün üzerinde üniversitesi, binlerce bilim adamı, genç bir nüfus, çalışkan insanlar. Hepsi de bu ülkenin dinamikleri...
Neyimiz eksik, neye muhtacız, Cumhuriyetin kurulduğu günden bu yana Türk toplumu kendi yağı ile kavrulurken, en doğal ve organik gıdalarıyla sağlam ve sağlıklı bir toplumu yaratmışken ne oldu da adeta köpeklerin mamasını, sapı samanı bile dışarıdan getirtir hale geldik. Namert milletlerin, hain toplumların ürettiği mahiyeti meçhul gıdalarla niçin çocuklarımızı zehirliyoruz...( Çocuklara neden yanlış gıdalarla yaklaşıyoruz)
Kendi doğal ürünlerimizi yeniden üreterek sofralarımıza daha sağlıklı, daha kabul edilir gıdalarımızı getirmez miyiz , pekala çözebiliriz bu sorunu. Yeter ki bu ülkede yeterli ve sağlıklı bir tarım politikasını hayata geçirebilelim. Gıdalarımızı kalitetif ve kantitatif mahiyette üretip gıda standartlarına uyumlu hale getirebilelim. O zaman bu sırrı çözer bu oyunu bozabiliriz.
Yumurtadan yeni çıkmış bir civcivi kırk gün içinde soframıza getirebilecek kadar hormonlaşmış isek bu kara düşünceleri ve bu ölümcül ithal projeleri yeniden gözden geçirmek durumundayız. Bu ve benzeri konularda çok daha geç olmadan ilgili bakanlıklarımızın çok dikkatli ve çok hassas bir şekilde ele alarak bu oyunları bozmaları gerek. 78.000.000 tüketici insanımız; insanlık, evrensel ve Anayasal zorunluluğu olan bu hususlarda itiraz etme ,talep etme hakkı vardır.