Milli koruma nedir; Özellikle vatandaşın sağlıklı, ekonomik, ekolojik, psikolojik, fizik, şimik, sosyolojik ve içtimai olarak İyi bir hal içinde yaşatılması anlamına gelir. Bu hali vatandaşa devlet, devletin ilgili birimleri sağlar.
ÖZETLE : Vatandaşın her bakımdan devlet himayesinde koruma altına alınması anlamına gelir. Özellikle günümüzde vatandaşa atılan kazıklar dikkate alındığında bu kanunun ne denli önem arz ettiği daha iyi anlaşılmış olacaktır. Bir iki örnekle duruma bakıldığında ; Bugün herhangi bir alışveriş merkezine gidiyorsunuz ve her hangi bir ürün satın almak istiyorsunuz. Ne kadar ve hangi seviyede kandırıldığınızı bilmiyorsunuz. Bir liralık bir ürünü iki yahut üç liraya size satmış olabilirler.Siz bunu anlayamazsınız. "Faturasını görmek istiyorum" diyemezsiniz, enine boyuna araştırma imkanınız yok. "Serbest piyasa" denilen bu saçma mantık size katlamalı kazığın atılmasını temin edebilir. Bunu yapan esnafın vicdanı kirliyse bu kazığı engelleyemezsiniz.
1950 YILLARINDA MİLLİ KORUMA KANUNU VAR İDİ. Bir ürünün alış fiyatı ve satış fiyatı ürün üzerine konulması mecburiyeti vardı. Tüketici yine de ikna olmazsa ürünün faturasını sorma hakkı vardı. Günümüzde böyle bir hakkınız yok. Israr ederek faturasını görmeye kalkarsanız güzel bir dayak yiyebilirsiniz . Dikkatli olup fatura falan görme hakkınızı kullanmazsanız sizin için iyi olur. Milli koruma kanununun yerini tam olarak tutmasa da günümüzde 4077 sayılı tüketici yasası var diyoruz ama bu yasa da haklarınızı ne kadar korur tartışılır. O halde 1950’li yıllarda tüketiciyi tam olarak koruyan MİLLİ KORUMA KANUNU GERİ GETİRİLMELİ DİR. HAKLI REKABETE DAYALI SERBEST PİYASA EKONOMİSİ İSTİSMAR EDİLMİŞTİR.