Ali Turhan

Ali Turhan


TÜRKİYE İNGİLTERE VE LOZAN

05 Ekim 2016 - 00:02

Bize boyunduruk vurmaya kalkmayın kardeşim!!! İkinci darbe gelecek diye korkutmaya da çalışmayın.. Cuntacı olup da devletten yana olmaya da kalkmayın. Dost gibi görünmekten de vazgeçin, samimiyetsizliğiniz paçanızdan akıyor!!!
Başlıyoruz;
Bilindiği üzere düşman olan ülkeler, eskisi gibi göğüs göğse çarpışmaktan imtina edip, güçleri nispetinde terör örgütlerini yöneterek o ülkelere gayri nizami harp uyguluyorlar. Bu gayri nizami harp, ülkenin dayanma gücüne göre büyüyor ve şiddeti artıyor. Yanı başımızda SURİYE’ de bakkal açan istihbaratlardan, organize IŞID terör örgütüne nasıl ulaştığımızın kısa ana fikri de işte buradan geçiyor. 8 Ocak 1918 yılında WİLSON İLKELERİ diyerek dünya tarihindeki ürkütücü yüzünü göstermeye başlayan ABD, 1.Dünya Savaşı ile WİLSON İLKELERİ’ ni uygulama fırsatını elde etti. Bu maddelerin arasında özellikle bir tanesi bizi kapsamaktaydı. Siz Hazreti Google dan ayrıntılı olarak bakarsınız ama ben yine de, az da olsa bilgi vereyim.
14 Maddelik bu bildirinin 12. Maddesi der ki;
OSMANLI İMPARATORLU’ ğunca TÜRK OLANLARA ‘Egemenlik’, TÜRK OLMAYANLARA ‘Bağımsızlık’ hakkı verilsin!!!
Ne kadar güzel değil mi azınlıkların haklarını, taa okyanusun öbür tarafından hatırlamışlar. Yukarıdaki anlatmış olduğum konuda, bir şey yokmuş gibi gözükse de, yenidünyadaki anarşi düzeninin başlangıcı böyle oldu.  Bu olaydan 7 yıl sonra, Şubat 1925 te, TÜRKİYE’ nin doğusunda ŞEYH SAİT isyanı baş gösterdi. Doğu olayları başlangıcı ile Türkleri ERİME KESESİ ne alan yabancı devletler, tarihte iz bırakacak ayaklanmaları da kucağımıza bırakmış oldular. Tabi ŞEYH SAİT deyince, İNGİLİZLER’ e girdiğimiz için uzun bacaklının hünerlerinden birkaç tanesini de anlatmalıyız.
Özellikle HAKKÂRİ çevresindeki NASTURİ AYAKLANMASI, BOLFOUR DEKLARASYONU ndan sonraki Müslümanlar’a atılmış yegâne kazıklardan bir tanesidir.
Şimdi diyeceksiniz ki, ‘BOLFOUR DEKLARASYONU’ da nerden çıktı?
Bilirsiniz ben İngiliz’in dış işlerini severim. Bu deklarasyon, 1917 yılında İNGİLTERE dışişleri bakanı Arthur BOLFOUR’un girişimleri sonucunda, FİLİSTİN’de bir Yahudi devleti olan İSRAİL’in kurulması ile sonuçlanan bir deklarasyondur. Doğuda İngiltere demişken LAWRENCE anmamak olur mu olmaz tabi.
Tarih kitaplarına göre, Arap Yarımadasını OSMANLI’dan koparan ve HİCAZ demiryolunu sabote ettiren adam olarak biliniyor. Adamın o bölgede çok güçlü olmasının sebebi, Yahudi haber alma örgütü NİLİ CASUSLARI’yla çalışmasından kaynaklanmakta.
Bu adamın bilinen iki özelliği var;
İYİ BİR OSMANLI DÜŞMANI ve EŞCİNSEL.
O bölgede yaşadıklarını, ‘Erdemin Yedi Direği’ adlı kitabında ayrıntılı olarak anlatmış.
Hatta oradan size bir pasaj;
‘HAYATIMDA GÖRDÜĞÜM EN ŞAHANE GÖRÜNTÜ, BİR TREN DOLUSU TÜRK ASKERİNİN DİNAMİT PATLAMASI SONUCU GÖKYÜZÜNE UÇMASIDIR.’  TOMAS EDWARD LAWRENCE
 Devam;
BRÜKSEL HATTI
Hani yukarıda NASTURİLER demiştik ya, o bölgeden HAKKÂRİ tarafından bir not daha, bugünlerde konusu geçen şu MUSUL var ya, işte oradan bir bilgi;
Bu uzun bacaklı, MUSUL sorununu Milletler Cemiyetine götürdü.
Tabi İNGİLİZLER kıdemli üye sıfatını kullanarak bir komisyon kurdurdu. Bu komisyon da yemedi içmedi, MUSUL’u HAKKARİ’ den ayırıp IRAK’ a verdi. Böylece Irak Türkiye arasındaki bu sınıra ‘Brüksel hattı’ dendi. Daha komiği ise o gün IRAK’tan MUSUL’u vermek için istenilen ön şartsa görevlilerin Kürt memurlardan atanması Kürtçe’ nin de resmi dil olmasıydı.
Ne çocuklar var de mi dünyada?..
Devam edelim.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER salonunda yeşil mermerin önünde liderler kürsüsünde konuşan yiğit bir adam…
Onu dinlerken 15 TEMMUZ başarısızlığından dolayı iç geçiren ve kendini lider sanan bir sürü insan.
Gözlerinin içine bakarak, gerçekte kağıttan kaplan olduklarını ve küçücük menfaatler için dünyayı satmaktan çekinmeyeceklerini, Avrupa’nın kendi aralarında çıkan kavganın sadece rant kavgası olacağını, dünyada her gün Müslümanların bir damla petrol için katledildiğini, bir varil petrol için Ortadoğu’ya gelen Avrupalıların kan kokusuna gelen köpekbalıklarından daha tehlikeli olduğunu,
YÜZLERİNE KARŞI HEM DE ÖYLE DÜMDÜK SÖYLEYEN BU YİĞİT ADAMSA ‘BENİM REİSİM’.
Birleşmiş milletler aile fotoğrafında, eğilip yerden aldığı bayrağı cebine katan, üst aklı, işadamı diye masanın diğer tarafına oturtan, otuz sekiz milyon dolar silah hibesi yaptıktan sonra İsrail Filistin’e baskı yapamaz diye o kürsüden OBAMA’yı bağırtan, DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR dediği için liderleri salondan kaçırtan, yaptığı her büyük esere Osmanlı Padişahlarının adını vermekten çekinmeyen, yüzyıllık anlaşmaların ambargo olduğunu yüzlerine söyleyen, üç tarafı sularla dört tarafı şerefsizlerle kaplı bu devletin BAŞKANI BU YİĞİT ADAM milletin reisi olduğunu bir kez daha ispatlayıp LOZAN konusunu yok saymaya doğru hazırlık yapıyor. Yıllardır tartışılan bu mevzu 2023 yılında bitecek fikrini silmeye hazırlanıyor.
Yani böyle bir ülkenin kaderini değiştirecek maddeleriyle alakalı yalan yanlış enformasyon yapılan anlaşmalar ancak biz artık LOZAN’ı tanımıyoruz deyince biter.
Önümüze koymuş oldukları yüz yılı daha dolmadı safsataları, yakında dolacak anlamına geliyor.
Bu arada REİS niye bugünlerde Lozan dedi derseniz 15 Temmuz’un resmi cevabını veriyor.
LOZAN’ da alamadığınız toprakları 15 Temmuz’da almaya kalktınız, DEMİR BİLYE olduğumuz için bizi yiyemediniz. Biz biliyoruz ki LOZAN bizim değil sizin başarı öykünüz. Sizin için ne kadar önemli ki, adına vakıf kurduğunuz t

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum