Üçüncü günün aksamında Nuri Paşa askerlerine bir konuşma yaptı.
Biz Osmanlıya bağlı, kökünü Kafkaslardan alan, buradaki Müslüman milislerle güçlendirilmiş KAFKAS İSLAM ORDUSUYUZ. Azerbaycan’ın her karış toprağına özgürlük gelene ve bu uğurda kanımızın son damlasını dökene kadar savaşmaya devam edeceğiz.
Gerçek olan ise Nuri Paşa Kafkaslar ’da konuşlanacak bir ordunun ilk temellerini attıklarını bilmesiydi. Batum anlaşması imzalanırken Devletin gerçek sahipleri sanki o günleri görmüş, Lazım olacak olan meşru destek için anlaşmaya dördüncü maddeyi ilave etmişlerdi.
Bu harekât başladığı sırada diğer bir birlikte yani meşru olan Osmanlı ordusu İran sınırını geçerek Tebriz’e giriyordu. Yani her şey yolunda gidiyordu. En kötü haber Filistin cephesinden gelmişti. İngilizler ilerliyordu.
Küçük bir anekdot;
İNGİLİZLER KAFKAS İSLAM ordusunu durduramayınca Almanlardan yardım istediler.
Hani şu çok yakın olduğumuz Almanlar var ya Mehmet Reşat Paşa’ya ulaşıp harekatın durdurulması için emir çıkartırdılar. Yıldırım ordularının da mağlup olduğu o günlerde daha fazla direnemeyen padişah kararı onaylayıp ivedilikle orduyu geri çağırdı. Masada bu başarıyı kazanan Almanlara da ödül olarak Azerbaycan petrollerinden üç de bir kullanım hakkı verdiler. Yüz yıldır da almaya devam ediyorlar.
Haftanın hainini de böylece belirlemiş olalım.
Devam edelim;
Herkesin ezbere bildiği Türk Milliyetçilerinin ve ülkücü kardeşlerimizin de çok sevdiği Çırpınırdı Karadeniz türküsünün şairi Ahmet Cevat, bu meşhur eserini Nuri Paşa ve askerlerine ithaf ediyordu.
Bu galibiyete toprağa düşen şehitlere ve gazi olan Mehmetçiğin kahramanlıklarına bakılmaksızın 29 Eylül 1918 günü Osmanlı varlığı Azerbaycan topraklarında son buldu.17 kasımda da İngilizler komutasındaki taşnak ve kazaklardan oluşan ekip Bakü’yü işgal etti. Bürokrasiyi iyi idare eden İngilizler Nuri Paşa, Şevki Paşa gibi komutanların ivedilikle yargılanıp kurşuna dizilmelerini istediler. Tüm askerlerini Türkiye’ye getiren Nuri Paşa kuvvetlerini Kazım Karabekir paşaya teslim ettikten sonra olaylar yatışana kadar Almanya’ya gitti. Mevzu unutulduktan kısa bir süre sonra Türkiye’ye dönen Nuri pasa büyük bir fabrika ve dökümhane satın aldı. Yanında getirdiği mühendislerle, burayı silah fabrikasına dönüştürdü. İmal ettiği havanları Mısır İsrail savasında Mısırlıların emrine verdi. Bu bölgeye yapılan sevkiyatlar zamanla şehir efsanelerine dönüştü.
SONRASINDA NE Mİ OLDU?
Çok büyüyen bu silah sanayi elim bir kaza sonucunda patladı. Nuri paşanın da patlama esnasında fabrikada olduğu söylenmesine rağmen cesedine ulaşılamadı. Ama o günlere dair dedikodulara bakılırsa bu patlamadan kısa bir süre önce İsrailli mühendislerden oluşan bir heyet fabrikayı gezmiş. Nuri paşa hatırı sayılır bir dostunu kıramamış ve heyetin fabrikayı incelemelerine izin vermiş. Bu ziyaretin patlamayla direk bir bağlantısı var mıydı sizlere bırakıyorum.
Ama şahsi kanaatim sudur ki Kur’an’ı Kerim Maide Suresi 51 de geçtiği gibi bize bizden başka dost yok.
Adını hatırlamadığımız tüm kahramanlarımızın ruhu şad olsun. Saygılarımla