Diplomatik hayatta sıkça geçen bu terim, genellikle bir ülkeyi zirveye hazırlayan adam anlamında kullanılmakta. Kendine has meziyetleri olan bu şahsına münhasır insanlar, özel ve önemli konularda devletin zirvesine gerekli ayrıntıları vermek suretiyle, yol haritasının nasıl uygulanacağını anlatırlar. Buradan aldıkları bilgilerle devlet başkanları resmi anlaşmaları imzalarlar ya da ülkeleri hakkında taahhütler de bulunurlar. Yani devlet için hayati karar, böyle bir yol göstericinin ne kadar milli olması gerektiğini de siz düşünün artık. Diplomatik olarak kullanılan bu kelimenin doğuşu da yükseklerden, doğuda Nepal halkından olan ve zirveye çıkışı kolaylaştırmak için kılavuz eden adam demek. Biz ise bu kelimeyle iki bin on yılında WASİNTON NÜKLEER GÜVENLİK zirvesinde tanıştık. Türkiye geleceğini ilgilendiren çok önemli bir toplantıya iştirak etmiş ve hayati kararların tam ortasında kalmıştı. ABD ve İRAN nükleer gerginliğinde nasıl bir tavır alması gerektiği ve nükleeri nasıl kullanacağımız bu zirveden sonra daha da netleşmişti. Kati çizgiler belirginleşmiş kırmızıçizgiler revize edilmiş ve nükleer kullanmaya karar verilmiştir. Millikten sıkça söz edildiği bir dönemde böyle adamlara ne kadar çok ihtiyacımız var aslında değil mi. Her şeyin normal gittiği iki bin on yılında eşitlerinin arasından sıyrılan bu doğru kılavuzlar 2023 hedefinin başrolleri oluyorlar. Her şeyi herkes den önce gören adam olan ERDOĞAN bu mevzu da tespitini yapıp, yüzde yüz milli ŞERPA ile çalışmalarını yaptı, yapıyor ve yapmaya devam edecek.
Başlıyoruz..
MİTE YENİ MODEL
Gündem den hiç düşmeyen kurum MİT. Dış güçlerin her gün yükselen rahatsızlıkları ve bizi kontrol edemedikçe bozulan kimyaları her gün biraz daha belirginleşiyor. GES komutanlığını devir aldığımızdan beri hazımsızlıkları had safhada. İktidarın katkısını da es geçmeyelim, Ak parti iktidara geldiği günden beri kurumlarını toparlama çalışması içerisinde gayret gösterdi. Gezi eylemlerinde başlayıp 15 Temmuzdan sonra hızlanan temizlik artık sona doğru gelmekte. Tüm işlevleriyle millileşen MİT en verimli günlerine doğru ilerlemekte. 2010 yılında gizli bir kararnameyle içi ve dış olarak ikiye bölünmesi gündemde olan kurum, sorunlardan yenice başını kaldırıp yeni vizyonuna başladı. Kamuoyuna da yansıdı zaten ABD Modeli, FRANSA Modeli, ALMANYA Modeli, gibi yeni bir yapılanma söz konusu. Söz konusu derken kurum ve ya devletin görüşü değil, ALGI çalışmaları sadece. Yani bundan sonra kiminle işbirliği içerisinde olunacak, kimle istihbarat paylaşılacak, modelin adından çıkarmaya çalışıyorlar. Bir nevi dördüncü kuvvet olan medya baskısıyla, kanalize ederek yeniden uyum sürecine hazırlık yapıyorlar.
Devam edelim
Bu algının derdine düşenler aslında bu ifadelere Hakan Fidan’ın geçmiş bilgileri yüzünden söylüyorlar. Çünkü KARARGÂHIN KOMUTANI, Bilkent Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmış ve hazırladığı mastır tezinde MİT’in CIA-FBI modeli örnek alınarak reform ize edilmesi gerektiğini savunmuştu.
2000 yılında Bilkent Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler alanında yüksek lisans, 2006 yılında da yine aynı üniversitede doktora yapan Fidan’ın mastır tezi, ‘İstihbarat ve Dış Politika: İngiliz, Amerikan ve Türk İstihbarat Sistemleri‘nin Mukayesesi’; doktora tezi de; ‘Bilgi Çağında Diplomasi: Antlaşmaların doğrulanmasında Enformasyon Teknolojilerinin Kullanımı’ başlıklarını taşıyor.
Fidan’ın mastır tezinin ilk bölümü ‘İstihbarat Tarihi’; ikinci bölümü, ‘Dış Politika ve İstihbarat’ başlıklarını taşırken üçüncü ve dördüncü bölümlerde İngiliz ve ABD istihbaratları inceleniyor. Tezin beşinci bölümünde Türk İstihbarat yapısı incelenirken, son bölümde de kıyaslama yapılıyor ve çeşitli öneriler getiriyor. Tabi buradan sonra MİLLİ ve YERLİ fotoğrafını çizmek lazım ve devamında ERDOĞAN dokunuşunu da ilave etmek lazım.
MUG ve ya BİK
Polis ve jandarma içte birleşti, aynı zaman da PÖH ve JÖH birleşti anlamına geliyor, birleşik istihbarat başladı. Bunları aşan konular MİT kapsamında. Sınırın ötesine çıkınca merkezi ulusal güvenlik MUG eğer karşımızda CIA, MI5, yani yabancı istihbarat söz konusu konu onları ilgilendiriyorsa ‘ BİK’ yani başkanlık istihbaratı, bu işin çatısını başkanlık istihbaratı oluşturacak. Dört adet müsteşarla yönetilecek, merkezi yine karargâh olarak anılacak, yapının başında direk devlet başkanına bağlı ŞERPA olacak. Görüldüğü üzerede model TÜRK modeli.
Son olarak.
MUG’da olur BİK’de olur ERDOĞANIN emrinde MİLLİ ve yerli olsun da.
Saygılarımla.