Gecenin ortasındayım, kimseler yok yanım da, sen yoksun, bereketi hiç yok dostlukların, ve bereketi, aydınlığı yok bu şehrin. Göklere yükselen evlerin, bereketi yok. Ve ben gecenin tam ortasındayım, karanlıklardayım, şefkati hiç yok yıldızların, Mescid’i Aksa’nın kapısında bekliyor gibi, bekliyorum kelimelerin kapısında, ve yine kendime yazıyorum
Yani yazdıklarımın asıl muhatabı kendi rezil nefsim, kendi şımarıklığım, kendi yüreğim, kendi kalbim.
Yazıyorum maskesi düşüyor dünyanın, maskesi düşüyor insanların, maskesi düşüyor sokakların, ve caddelerin. En kötüsü, çok kötüsü, maskesi düşüyor , kardeşliğin, ve aşkın. Yalancılar bir daha dökülüp kalıyor şehrin sokaklarında. Yaksam gemileri sensiz gidemiyorum hiçbir yere.
Biliyor musun? Kimse, kimseyi sevmiyor aslında, şimdi içinde bulunduğumuz çağda, ve şimdi herkes kendine bile yalancı, kendine yabancı, kitaba yabancı, dine ve imana yabancı, şiire yabancı, bir rol edinmişler. Ve o kendilerine ait, dine ait, kardeşliğe ait, ve kitaba ait olmayan rollerini yalandan oynamaya çalışıyorlar. Ve bu yalancı, yabancı rolü bile başaramıyorlar oynarken. Bu kirli oyunlar içinde, bu yalancı roller içinde yüzü kirleniyor çağın.
Ve şimdi , bizim de içinde bulunduğumuz, bu çağın hem yüzü, hem de kalbi çok kirli. Ve bu kirli sular durmadan insanlığın kalbine akıyor. Onun içinde en çok kalplerinden kirleniyor insanlar. Ve kalplerinden yıkılıp kalıyorlar sokaklara, ve kimsenin umurunda da, olmuyor sokakların bunca kirli olması, şehirlerin kirli olması.
Ve kimse dönüp bakmıyor “ben kimim diye, ve sormuyor ben ne kadar insanım?” diye. Ve şehirler, ve şehrin sokakları, çocuklar, ve çocukların kalpleri en çok insana, insana, insan eline muhtaç. İnsanın yolu bekleniyor şimdi en çok, şehirlerin girişlerinde.
Şimdi ben olmayan, ya da olmayacak, şeyler yazıyorsam, ve inadına şiirler yazıyorsam güzel insanlar tekrar geri gelsin diye,ve her gece vurmaya çalışıyorsam aydınlığın kapısını, ve en güzel sözlerimi denizin kalbine yazıp, atıyorsam denizlere “ne olur siz öfkelenmeyin” diye, ve yalancı, çok yalancı kahramanlar ile dolu siyaset alanı diyorsam, ve hatırlatıyorsam cami imamına, hutbeye biraz cihat, ve infak koy diye, ve diyorsam gazete muhabirine, zengin adamların koşup menfaat devşirme diye. Her kişi bilsin, ve toplasın bu sözlerimi, her şey kardeşliğimiz yeniden geri gelsin diye. Geri gelsin diye kaybolan insanlığımız, geri gelsin diye güzel yürekli insanlar, tekrar doğru yolun, Rahmet yolunun, kurtuluş yolunun, ve Kur’an yolunun tekrar geri gelmesi için. Bütün çırpınışlarım çocuklarımız doğru adamlar görsün, yalansız adamlara selam versin, ve usanmasın yaşamaktan diye, ben ellerimi yüzüme alarak, ve biraz utanarak yalvarırcasına yazıyorum sana. Ve ben bu yazıp söylediklerim için senden, ve bir başkasından kardeş olma sevdasından başka bir şey de istemiyorum. Kendimi anlatabildim mi sana?
Ama sen diyorsan bana, “söz söyleme bana, aldırma sen benim doğru ve yanlışlarıma, ve diyorsan, ben istediğimi yaparım” tamam sen bilirsin, sesimi çıkarmam, ve daha konuşmam senin ve kendimin günahlarını. Ama bil ki, bu hiç de insani bir anlayış, İslami bir yaklaşım değil. (Devam edecek...)