İbrahim, kardeşim İbrahim ne olur git söyle onlara... Kendinizi çok yoruyorsunuz de, kendi yapmadığınız, kendi inanmadığınız, hayatınızda olmayan şeyleri insanlara söyleyip kendinizi yormayın de... Bu cesur olmak, değil cesur görünmek de, cesur görünmenin insana bir faydası yok de, Müslüman görünmenin bir faydası olmadığı gibi...
Hatırlat; Kur'an öğretisini "kendi yapmadıklarınızı, başkalarından istemeyin" der Aziz İslam. Günümüzün en ağır hastalığı insanın, bir başka insanı adam etmeye, başkalarına bir şeyler öğretmeye çalışması, ona insan olmaktan söz etmesi, bunu de, onlara... Söyleyip durduklarınızı önce kendiniz, kendimiz yapmalıyız de...
İnsan önce kendini kendi kalbini kendi yüreğini, kendi sözünü inşa etmeli, kendi yıkık yerlerini, kendi sökük yerlerini yapmalı ve dikmeli... İnsan önce kendi evini, kendi sokağını kendi çocuklarını kendi yakınlarını kendi akrabalarını kendi işini ilgi alanına almalı de, onlara... Kendi amellerini, kendi güzel ve iyilik yanlarını çoğaltmalı insan de...Sözden çok kalbiyle konuşmalı, hal diliyle konuşmalı de, onlara...
Günümüz de başkalarının duvarlarına taş taşımaktan, sıva çamur taşımaktan yoruldu insanın kollarını, başkalarının yıkık dökük yerlerini görmekten kendi yıkılmış dökülmüş yerlerini görmez oldu, bunu söyle onlara...
Oysa insan, önce kendini seyretmeli idi Aziz Allah'ın aynasında... Kendi kulluğunu seyretmeli idi, kendi içini dışını kendi kalbini ve kalbinden geçenleri seyretmeli idi... Ama bunu yapmak işine gelmiyor şimdilerde insanın... Gözü körelir hale geldi insanın karşıya ve başkalarına bakmaktan...
Ki biz "yani ülke insanı yani Müslüman ahali, veya şehir ahalisi" daha bir birine komşu olmayı, komşuları ile birlikte yaşamayı bile becerebilmiş insanlar değiliz, hayatımıza dair bir gerçek bu...Aziz İslam sizi bir birinizden farklı kılan, amelleriniz takvanız ve ihlasınız dediği halde, biz buna kulak verenler olmadık...İnsanların küfür zamanlarındaki gibi, yine varlıklar varlıklı kişiler ile yan yana, yoksullar yoksullar ile yan yana, şehirlerde..
Hal böyleyken sormamız gerekmez mi kendimize, bu duruşun bu tercihin neresi İslama kitaba, ve Peygamberin anlattığı dine uygun diye? Kabul insan insana dokunmalı, insan insanın eksik ve noksanlarını görmeli, ama bilmeli önce nereden başlanacağını...Sen adamın yoksulluk günlerinde sıkıntılı günlerinde, ihtiyaç zamanlarında yanında olma....
Başka zamanlar git, din anlat ahlaktan söz et, doğruluktan ve iyilikten söz et, olacak iş mi? Neden dar ve sıkıntılı günlerinde de yanında değilsin insanın, Aziz Allah bir birinizin yanında olun demiyor mu sıkıntılı günlerde? Gelin hayatımızı sözlerimizi bilgimizi ahlakımızı, hatta dinimizi imanımız "gerçek İslam’a göre" bir daha tanzim edelim...
Kuralları kendimiz değil, Aziz Allah'ın koyduğu kurallara uyalım... Onun ikaz ve hatırlatmalarını bir daha gözden geçirelim... Önce bir birimizi sevmeyi öğrenelim, zira bunu beceremedik... Yukarıda söylediğim gibi, Aziz İslam’ın ne dediği çok umurunda değil insanın... Zengin ve varlıklılar kendileriyle aynı seviyede olanları dost ve yoldaş arkadaş ediniyorlar, yoksul ve fakirler de kendileri gibi olanları...
Git bu arkadaşlara de ki İbrahim; bu davranış bu duruş bu anlayış ne insani ne İslami değil de.. Ne çok dağıldık, ne çok parçalandık, ne çok sevmez olduk bir birimizi de.... Bu yol şeytanın yolu de bir de...