Aralık ayının gelişi en çok Mehmet Akif'i hatırlatır bize... Çünkü Akif'in doğumu da, ölümü de, Aralık ayının içindedir... Hayatına dair yazılanlardan öğrendiğimize göre Akif 20 Aralık 1873 de doğmuştur...Ve 27 Aralık 1936 da vefat etmiştir... Kısacası bu dünyadan bir Akif gelip geçti, adı Mehmet Akif olan, ve sevenler tarafından hiç unutulmayan, unutulmayacak olan...
Merhum Mehmet Akif Cumhuriyet tarihinin içinde çok önemli bir kişidir ülkemiz için...Hatta cumhuriyet öncesi günlerde de, yani Akif son yüz yılımızın büyük bir değeridir, en azından biz böyle bilir böyle inanırız...
Mehmet Akif bu millete İstiklal marşını armağan eden çok özel bir şahsiyettir "ve Allah bu millete bir daha İstiklal marşı yazdırmasın" diye dua eden temennide bulunan adam işte... Akif olmak kolay değil...Akif olmak için yüreğinin vahyin ışığı ile aydınlanmış olması gerekti, ve öyleydi Akif'in yüreği...
Gençlik yıllarında Padişah Abdülhamid'e söylediği ağır sözler olmasa, Mehmet Akif için ne yazılsa ne söylense azdır... Ve bunu yazacaklar da hep olacaktır...Çünkü bizim ülkemizin kaderinde vardır, bazı insanların hatası olmayacağına inanmak...Oysa Mehmet Akif Padişah Abdülhamid'e çok ağır sözler etmiştir, Akif'e asla yakışmayan...
Sadece bu kadar söyleyelim geçelim... Bilmek isteyenler her yerden öğrenebilirler bunun böyle olduğunu...Belki de, o zamanlar bazı adamların ittihat ve terakkicilerin dolduruşuna geldi...
Sonradan çok pişman olduğu söylenir yaptıklarına...Mısır da veya Lübnan da yaşarken "biz buna sürgün günleri diyoruz" eski günlerde Padişaha söylediği sözler için çok pişman olduğu denir, ama bu konu çok açık değil bence...Ama kanatım o ki, Mehmet Akif gibi bir kişi yaptığı hatanın farkında olmuştur...
Aziz Allah çok rahmet etsin, ve cennetine koysun... Kendisi edilecek bütün duaları hak etmiştir her şeye rağmen... Belki bundandır Akif'i yazmak, hakkında olumlu olumsuz sözler etmek çok kolay değil...Her şeyden öte, Mehmet Akif bu ülkenin ayağa kalkması için kendini parça parça eden, gecesini gündüzünü bir birine katan, o meydandan o meydana koşan bir adam...
Ve sonra yine kendi ülkesinin idarecileri tarafından sürgüne gönderilen, çocukları bir lokma ekmeğe hasret bırakılan bir adam... Ve O Mehmet Akif İstiklal marşının karşılığı olan 500 lirayı almayan, ve bir hayır kurumuna bağışlayan... Ağır hasta olduğu için ülkesine dönen, ama kendisine doğru dürüst tedavi yaptırılmayan,ve sonunda bir apartman dairesinde vefat eden tarih 27 Aralık 1936...
Cenazesinin başına neler geldiğini yazmaya gerek yok, zaten biliyor bilmek isteyenler...Ama ülkeye İstiklal marşı yazan, ve Allah bir daha İstiklal marşı yazdırmasın" diyen o kişinin cenazesine devletimiz sahip çıkmamıştır, denir ki bir kaç üniversite öğrencisi sahip çıkmasaydı ortada kalacaktı cenazesi...
Soralım bu ne haldi ey millet?
Ey CHP unutalım mı o zulüm o karanlık günleri? Neden unutalım hem...
Akif'in oğlunun çöp bidonlarından yiyecek topladığı o şekilde karnını doyurduğu söylenir... Yani ey Müslümanlar bizim de sicilimiz çok temiz değil... Ben aç kaldım diye solcu veya komünist Çetin Altan'a gider Akif'in oğlu....Peki neden? Yoksa bu gün olduğu gibi yine çok ortalık da değil miydi Müslümanlar...
Sonuç olarak...Akif'in hayatından da öğreniyoruz ki, insanların hayatlarında kimi yanlışlar olabilir...Ve dava arkadaşlarınız size sahip çıkmayabilir, çocuklarınız aç ve sefil kalabilir, hatta kendiniz bile...
Çünkü dünya imtihanı böyle bir şey...
Aziz Allah sana çok rahmet etsin ey koca Akif...Kim ne derse desin biz seni dualar ile anmaya devam edeceğiz...Ve unutmayacağız zalimlerin kimliklerini...
Hoşça kal aziz okuyucu....
Mehmet KAYA