Yeni plan “kafirlerin” Müslümanlar üstüne uyguladıkları zulümlerin, ölümlerin, sürgünlerin “devam ettirilmesi adına” zalimlerin hep birlikte anlaştıkları son kararların adı. Evet, kafirlerin yeni planında “eskiye göre” bir değişiklik yok “Orta doğu durmadan vurulmaya devam edilmeli” ve Müslümanları öldürmeye, yurtlarından çıkarılmaya, evlerinden uzaklaştırılmaya, bağları bahçeleri tarumar edilmeye devam edilmeli, yeni planın en önemli maddeleri kafirlerin. Gerçi eski maddeleri de “şimdikinin” aynı idi. Evet kararları “hep böyle” kafirlerin, hep böyle olarak geldi günümüze dek. Ve biz “çokta aldırış etmedik” böyle kuşatılmalara. Ey ümmet, ey ümmetin çocukları “böyle” değil mi? Irak işgalinde kaç yüz bin Müslüman kadının ırzına geçildiğini “ne çabuk unuttun” sahi? Yoksa zaten bunları hiç mi duymadın? Duymadınsa “neden” duymadın acep? Neden duymadık? Hani yeryüzünde kardeşlerdik biz, hani bir birimizin sıkıntısından haberimiz olacaktı bir birimizin. Bu konuda ayetler okuyup durduk bir birimize. Yoksa biz “kendi inanmadığımız şeyleri mi söyledik” bir birimize? Yoksa ayetlere inanmadık ta inanır gibi yaptık. Ne dersin sahi. Kalk ve de ki bana “sen saçmalıyor sun?” öyle şey olur mu de. De ki ben de sevineyim, yanılmışım diyeyim, yanlış düşünmüşüm diyeyim. Aslında Müslümanlar bir birine sahip çıkan insanlar diyeyim. Yemin olsun böyle düşünmeye çok muhtacım. Hani ırkımızın, rengimizin ne olduğu önemli olmayacaktı. Zengin oluşumuzun, fakir oluşumuz, ülkemizin hangi ülke oluşu önemli olmayacaktı bizim için. Muhammed Mustafa (s.a.v) böyle öğretmişti bize hani. Sahi diyorum sahi “şu çok bilmiş hocalar, vaaz edenler, televizyon müdavimi adamlar, ahaliye bilgiçlik taslayanlar” neden, evet neden içinde bulunduğumuz bu karanlıklardan söz etmezler. Neden söz etmezler kafirlerin planlarından. Neden uyandırmazlar bizi? Ey Müslüman çok uyudun “artık uyan” demezler. Neden demezler “varlıklı kişilerin varlığında” yoksulların hakkı olduğundan? Neyse… Neyse bir daha yenildik kafirlere, bir daha “razı edildik” başımız gelenlere, bir daha “dünyayı sevmeyi” insanı sevmeye, kardeşlerimizi sevmeye, Müslümanları sevmeye, yoksulları sevmeye tercih ettik. Kim ne derse desin “bir daha aldattık” kendimizi. Evet, kafirlerin yenilenen, ve tekrarlanan kararları şöyle: “Yaşanmaz hale getirilmeli yaşadıkları topraklar Müslümanların. Evleri başlarına yıkılmalı, bağları bahçeleri tarumar edilmeli. Ve camileri, camileri yakılmalı, yıkılmalı, camileri yok edilmeli” Ve bu kararların neticesidir ki “bu gün” teröristler girdikleri şehirlerde ilk olarak camileri yakıp yıkıyorlar, camileri namaz kılınmaz hale getiriyorlar. Ve şimdilerde “Diyarbakır’ın bir çok ilçesinde, Mardin de, Surda “ve başka ilçelerde” Cuma namazı kılınmıyor. Suriye de “namaz kılacak” cami bırakmadı kafirler, namaz kılacak insanda bırakmadılar. Ve her gün onlarca insanı öldürmeye devam ediyorlar Amerikalılar Rusyalılar Yeryüzünde ne kadar kafir varsa, kafir devlet varsa, ne kadar zalim varsa, ve zalim devlet varsa, ne kadar sömürgeci varsa, başkalarının ülkelerine göz koyan varsa, rızkına ve yaşamına göz koyan varsa, ve İslam’a düşman devlet varsa “her biri” el birliği ederek, güç birliği ederek “dünyanın neresinde yaşıyor olursa olsun” inanmış insanları yok etmek istiyorlar. Müslümanım, Müslümanlardanım diyenleri yok etmek, ortadan kaldırmak istiyorlar. Son notum. Notlar hep önemlidir. İşte bundandır “dünya kafirlerinin, dünya zalimlerinin, ve içimizdeki ortaklarının” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yenmeye çalışmaları. Zira “Odur” ümmete ayağa kalkın diyen kişi. Odur “dünya zalimlerine” siz zalimsiniz diyen. Odur dünya beşten büyüktür diyen. Odur fitnenin ırkçılığın bozgunculuğun “İslam’da olmadığını” bize yeniden ve tekrar hatırlatan. Biliyorum canını sıktım Saadet Partili dostların, varsınlar sıkılsınlar biraz. Elbette yazacak konuşulacak çok şey var bu konularda. Konuşuruz bir gün, yazarız bir gün. Her birinize binler selam.