Aziz kitap Kuranı Kerimde “onlarca ayet” bizleri böyle ikaz ediyor? Evet, ikaz edip diyor ki bu ayetlerin her biri “kendi yapmayacağınız şeyleri “başkalarına” niçin söylüyorsunuz? Şimdi yeni dünya da, yeni adamlar, yeni güç sahipleri, yeni siyasetçiler, yeni din anlatanlar “insanlara” İslam’dan söz edenler, hak ve hukuktan söz edenler, ahlaktan söz edenler, dostluk ve kardeşlikten söz edenler, yoksullara yardımdan söz edenler “ama kendileri” asla yapmayanlar, Muhammed Mustafa’nın yetimlere olan düşkünlüğünden söz edenler, ve bunları insanlara anlatanlar. Ne yazık “hiçbir yetim yok” hayatlarında, hiçbir yoksulun kapısını çalanlardan değiller, pek çoğu. Kimi gazete köşelerinde “ahkam” kesenler, kendilerini aydınlatıcı sananlar, durmadan konuşanlar, çok konuşanlar “ve bütün bunları” para karşılığı yapanlar “ama bunu halktan saklayanlar, ve kendilerini “çok masum ve insan sever gösterme” gayreti içinde olanlar. Keşke “biz bu konulara” girecek bir zorunluluğu taşımasaydık. Keşke daha başka şeyler üstüne konuşur, yazar olsaydık bu savaş günlerinde. Ama ne edelim ki: Bu mesele acayip bir mesele. Bu ülkede “ahalinin karşısına geçip konuşan adamların pek çoğu” konuştuklarını söylediklerini anlattıklarını, yazdıklarını kendileri yapanlar değil. Ne dersek diyelim “her gün” daha çok kirleniyor sokaklar, her gün daha çok ahlaksız işler oluyor yaşadığımız kentlerde geceleri ve gündüzleri. Ve camilerimiz “ceplerinde vadeli banka cüzdanı dolu” adamların namaz kıldığını sandığı mekanlar şimdi. Camiler ve mescitler gerçek iman etmiş adamlara hasret. Faize hayır diyen, fuhşa hayır diyen, haksızlığa “ve zulme” hayır diyen adamlara. Gelin on beş asır geriye gidelim, ve bakalım Muhammed Mustafa’nın hayatına “seyredelim Muhammed’in evini” gelin yapın bunu. Görün bakalım o halkın dışında bir hayat yaşıyor muydu? Halktan lüks yaşıyor muydu, ve oturduğu ev halkın evinden daha lüks içinde mi idi. Kimse başka yerle çekmesin sözlerimizi. Biz her şey gibi “samimiyeti ve ihlası da” yok ettik. Ve kendimizi çok kandırdık iyi adamlarız, yalansız adamlarız diye. Ve şimdi yalanla ayakta kalan bir nesiliz biz. Yalnız kendini seven, bir tek kendi çıkarını düşünen, ve dini kendi keyfince yorumlayan. İstediği yeri alan istemediği yeri için “bu zamanda” bu olmaz diyen. Gelin yeniden direnelim kötülüklere, günahlara yeniden direnmeye çalışalım, ve yalanlara. Yalanlara direnmeye çalışalım. Zira Muhammed Mustafa “Müslüman asla yalan söylemez” buyurur.