Hani insan diyorum "sen ben" ve hepimiz işte,bütün insanlar, iyi adamlar, iyi Müslümanlar, iyi zenginler, iyi yoksullar,merhamet sahipleri, insaf sahipleri, iyi sözler edenler, yollardan taş kaldırmayı ibadet kabul edenler, bir engelliyi "yolun bir tarafından "öteki tarafına" geçirmenin erdemli bir davranış olduğunu kabul edenler her birimiz" işte.
Yeni bir dünya kurmaktan söz edenler, karanlıklardan bıkanlar, yalandan dolandan kaçanlar "bankalara" karşı duranlar (var mıdır acep?) faize, haram kazanca karşı duranlar hani.
Her birimiz bir sabah/evet bir sabah, o sabah.
Gözünün gördüğü karanlıklara, şahit olduğu haksızlıklara, insanlar arasındaki adaletsizliklere, insanlara reva görülen zulümlere, yurtlarından kovulanlara, sürgün yiyen adamların acısına, insanların ezilmesine emeğinin gasp edilmesine karşı çıkar baş kaldırır ve direnmeyi izzet sayarsa.
Yaşadığımız bu dünya da "hatta bu ülke de" bir kısım insanların aç kalmasına sebep olanlara, çocukların ve kadınların umutlarını tükenmesine sebep olanlara "dünya yalnız bizimdir, bu ülke yalnız bizimdir, bu dağlar bu ormanlar bu denizler "hep bizim olmalıdır diyenlere karşı çıkmayı haksızlığa karşı çıkmak gibi anlarsa.
Son çeyrek asır da olduğu gibi "narenciye bahçelerini, ekin tarlalarını, dağların eteğini denizlerin kıyısını" i tarumar edenlere karşı çıkar ve o zalimlere "bu yaptığınız bir alçaklıktır!" bu yaptığınız ülkenin geleceğini yok etmektir, çocukların geleceğini azaltmaktır derlerse.
Yani yeni bir anlayış, yeni bir bahar, yeni bir düşünce, ve yeni bir arınma geri çağrılırsa. Kaybolup giden insan geri çağrılırsa. Sen kendini geri çağırırsan. Ben kendimi geri çağırırsam. Kaybolan umudu geri çağırırsak. Aşkı ve sevdayı geri çağırırsak. Unuttuğumuz elamı geri çağırırsak "fena unuttuk" selam vermeyi. Selam vermek kardeşliği pekiştirmektir. Teşekkür etmeyi geri çağırırsak mesela. Bir birimize teşekkür etmeyi, Allah razı olsun "seni seviyorum kardeşim!" demeyi unuttuk. Ve çok ucuz bahaneler yüzünden bir birimizin kuyusunu kazıyoruz şimdi.
Herkese günaydın demeyi geri çağırırsak. İyilik yapmay, hayır yapmayı, hayırlı davranışlarda bulunmayı geri çağırırsak. Sevgiyi geri çağırırsak "çok unuttuk" bir birimizi sevmeyi, bir birimizin hatırını sormayı, "bir ihtiyacın var mı?" demeyi geri çağırırsak mesela.
Ve paylaşmayı. Paylaşmayı geri çağırırsak "zira paylaşmanın soylu bir davranış olduğunu" unutttuk, şimdi azımız "çok fazla tok" çoğumuz çok fazla aç. Herkes benim gibi insandır demeyi geri çağırırsak. Zira bazıları bazılarını var kabul etmiyor. Bazılarımız beyaz efendi bazılarımız fena yoksul. Herkesin yiyecek ekmeği, oturacak barınağı olmalı demeyi de geri çağırmadan "hiç bir şey" yeterince yapılamaz.
Mülk yalnız "Allah'ındır" inancını geri çağırmalıyız. Ve kitabı "yani Kuranı" geri çağırmalı "ve çok okumanın ötesinde" çok iyi anlamanın yollarını aramalıyız kitabın. Başka kitaplar olmalı evimizde, kitaba önem vermeliyiz. Ve şiir "şiir" okumalıyız. Şir insanı merhametli kılar, insaflı kılar, yardım sever kılar. Aşkı ve sevdayı "iyi insan olmayı" önceler şiir. Hep yazdık söyledik "bir daha yazıp söyleyelim" kuşları geri çağırmalıyız, kuşlara yem atmalıyız. Bilmeliyiz ki "kuşlar" Allah'ın ayetlerinden bir ayettir aramızda dolaşan, balkonlarımıza konan, ve ağaçlarımıza. İşte bunların yokluğunu hisseder, ve yeniden geri çağırsa "dünya" yeniden bir daha aydınlanabilir.
Yoksa sadece kendimizi kandırır, kendimize, ve başkalarına yalan söyleyenlerden olmaya devam ederiz. Böyle bir dünyanın "adı da" karanlık bir kuyu dur sadece...
Evet dünya karanlık bir kuyu "ışık bulmak için" önce insan olmaya sevdalanması gerekir insanın.
Binler selam ey dost.