Bir ikindi vakti işte. Uzaklardan geldiğini, çok uzaklardan geldiğini söyledi ve yazılarımı okuduğunu. Tamam güzel şeyler yazıyorsun, güzel sözler ediyorsun.Anlıyorum "acılarını da koyuyorsun" yazıların söylediğin sözlerin içine.
Ama dedi "ama kaç kişi anlar, kaç kişi ister senin böyle yazmalarını? Kaç kişi yüreğini açar sözlerine” dedi.
Devam etti "uzaktan geldim" ben dedi.Bunları söylemek için geldim dedi.Seni görmekte vardı elbette muradım da, ama "öncelikle" bunları söylemek için geldim dedi.
Yağmur, yağmurdu gözleri.Gözleri bir hüzün yığını biraz utangaç, biraz mahcup.Gözlerinde "bir ceviz dalı" serinliği.
Etme eyleme dedi "etme eyleme" bunca acı dolu yazma dedi. Benim "çok içim kanıyor" bu kadar savaşlardan, sürgün yemiş adamlardan söz etme dedi.
Görüyorsun "zalimler her yerde" elinden ne gelir dedi.“Kime yetişecek, kimin elinden tutacak, kimi düştüğü yerden kaldıracak, kaç açın karnını doyurabilecek sin " dedi.Kaç barınaksıza barınak, kaç sokakta kalmışa çadır olabilecek sin?dedi.
Anla "sana göre değil" bu işler. Yeni dünya düzeninde "sözün güzel ve haklı oluşuna bakmıyorlar" sözü söyleyenin "serveti makamı var mı?" sözü geçen biri mi, diye ona bakıyorlar. Ne yazarsan yaz, hangi güzel sözü taşırsan taşı gündeme "bu sistemde" nasıl olsa gücün yetmeyecek zalimlere ve karanlığa.
Şehirleri yağma edenlere sözün geçmeyecek.Dini yağma edenler "yine" kendi bildiklerini yapmaya devam edecekler.Faiz geliriyle "cami yaptıran adamlar" yine "ağası olmaya devam edecek" şehirlerin.İtibar görmeye saygı görmeye devam edecekler.
Aldırma "acırsa acısın yüreğin" yaraların büyüyecekse büyüsün "ama sardırma" zalimlere, minnet etme. Uzaktan geldim "bir bunları söylemeye geldim" azıcık ta görmek istedim seni. Ismarlarsan bir çayını içmek için geldim. Şiirlerini okuduğum adamı, yazarken "bir yandan ağlayan, bir yandan acı duyan, bir yandan öfkelenen" adamı göreyim dedim dedim de çıkıp geldim.
Şir yaz sen. Hep şiir yaz. Çocukları yaz. Çocukları "hep" ölüme gönderilen çocukları, aç yatan çocukları, annesiz babasız kalan çocukları. Ve gece yarılarında "yollara dökülen, ve beyaz adamların arabalarının camlarını silmek için yarışan, ölümü göze alan" çocukları yaz sen, dedi. Geceleri çöp toplayan kadınları anneleri yaz. Evine mahcup dönen babaları yaz o şiirlerde.Günahlarını yaz sokakların.Eşya deposu evlerin "bir Müslüman evi olmadığını" yaz. Şiir dedi. Hep şiir dedi.Bir daha şiir dedi.Hep şiir yaz sen. Kimi kereler kuşlardan söz et.
Kuşlara yem atmaktan söz et. Söyle insanlara "durup durup" ağaçları kesmesinler, denizleri kirletmesinler.
Söyle onlar "dünya" insanlığın ortak malı.Ülke de yaşayanlara söyle "bu ülke" hepimizin.Dağlar ormanlar, denizler hepimizin.Gök yüzü yeryüzü hepimizin "söyle" onlara.İstersen ayakların çıplak yürü "ama yürü" yürümeye ihtiyacı var bu ülkenin.Bu şehirlerin, bu sokakların, bu yolların yürümeye ihtiyacı vardır.Yürüyecek adamlara ihtiyacı var. Yürümek Ademden kalma bir sünnet bizim için.
Kimi kapıları vur geceleri "olur ya" açlar olabilir içeride.Bu davranış Ömer'e ait bir sünnettir unutma.Heybende sevgi taşı "kimin ihtiyacı varsa" dağıt.Sevgiye çok ihtiyacı var "bu çağda" insanlığın.Müslümanlar sevgi sorunu yaşıyorlar günümüzde.Kaybedişlerimiz biraz bundandır.
Kalbinde insan taşı.İnsana çok ihtiyacı var bu ülkenin.Merhamete ve şefkate çok ihtiyacı var.
Üzülme "bu yolda" yalnız kalsan da.Unutma Mevla yalnız koymaz kimseyi.Yeter ki sen iman üzere ol. Bütün bunları neden dedi, niçin dedi,neden öyle yağmur doluydu gözleri? Sormadım kim olduğunu. Sadece "tamam dedim" ben de. Tamam kardeşim. Tamam..söz tamam...tamam söz derken başını alıp gitmişti. Oturup ağladım o tanımadığım adamın arkasından. Neden ağladım...
Ve o adam kimdi biliyor değilim. Kim kardeşliği inşa etmek için yollara düşmüşse selam olsun.