Yoksa siz gelen geceyi sadece bir karanlık mı, sanırsınız?... Sadece akşamın geldiğini mi hatırlatır gece size? Neden gecenin de kendince, bir dili olduğunu bilmez insan? Her varlık gibi gecenin de konuştuğunu, gecenin insana insanca sözler ettiğini neden bilmez?
Hiç bilmez miydi kitabı bilseydi, kitabı okusaydı, anlasaydı kitabı...Gece anlaşılması zor, bir hicret yolculuğudur insan için... Gece gelen bir karanlıktan çok, bir kucaktır kimi çocuklara...Ve biz o çocukları çok bilenler olamadık ne yazık...
Aklımızda kalsın "gecenin bir sözü olduğu gibi" gündüzlerin de, bir sözü vardır...Güneşin dedikleri vardır insanlara duymasını bilirse...Ay da öyle, ayında hep bir sözü vardır... Sahi insan neden duymak bilmek istemez bunu? Neden bilmek istemez güneşin "benim bu ışınlarım, benim bu sıcaklığım olmaz ise" sen bir hiçsin ey insan dediğini...Uzandığın her tomurcuk ta, benim katkım var dediğini...
Sonra ayın, aydınlığı olmasa nasıl aşılır dağların derelerin karanlığı? Ayın ışığı olmasa nasıl yürür insan karanlık, ve uzun yollarda? Nasıl der sevgilisine "sen benim ay yüzlümsün" diye, aydan esinlenmemiş olsa... Güneş de, ay da, Allah'ın ayetlerinden bir ayettir okuyan için...
Mesela dağlarında kendilerine mahsus bir dili vardır, ağaçların da öyle...Sonra denizlerin ırmakların, derelerinde öyle...Bize düşen bu soylu dili anlayabilmek, ve kulak vermek bu dillere, ve bize söylenenlere... Biz ne sanıyoruz ki? Kuşların her biri kendince bir şeyler söyler insanlara, bir şeylerden haber verirler...Gördüğümüz o küçücük serçe kuşları nasılda sözler edeler insana, dünyaya yenilme derler, dünyaya aldanma derler ama duymak istemiyor insan...
Şairler işte, bütün şairler o dillerin hepsinin varlığını kabul ederler, gecenin bir dili olduğunu, gündüzün bir dili olduğunu, güneşinde kendince bir dili olduğunu, ayın bir dili olduğunu kabul ederler...Ondandır, her dilden konuşurlar sevda besledikleri insanlar ile...Her dilden anlatılır aşk şairler tarafından...Ondandır şairleri hep sevdim, şiiri sevdim, ve kendime şair denmesini bile sevdim "ukala bir tavır" olduğunu bile, bile...
Ah be kardeşim... Allah'ı unutma der, gece insana... İnsansın sen, aç kalan insanları unutma der, bir kaç ekmek taşı der, bir yoksula... Kalbine dikkat et, kalbin kirlenmesin der... Öbür dünya diye, bir dünyanın var olduğunu hatırlatır kendi diliyle insana...Bilir misin öbür dünyayı yok sayanlar fena aldandılar....
Mesela "unutma kuşlar senin yüzünden yok oldular" der... Sen sustun diye kirlendi şehir der, kimi zaman... Senin yüzünden canı acıyor şehrin, der... Hani merhametli yanların "ne oldu sana" der, sorar, sahi ne oldu bize? Neden bu kadar azaldı iyi yanlarımız? Neden bu kadar kötü bilir olduk bir birimizi... Neden bu kadar küfür eder olduk, yine bir birimize? Bizi öteki sandığımız insandan farklı kılan hangi iyi yanımız, veya hangi amelimiz?
Ondan derim, gecelerin diline kulak verelim diye..Geceler bizi Allah'a ve güzelliğe çağıran zamanlardır bilirsek...Gecelerin diline, ne söylediğine kulak vermeli insan, gündüzlerinde...
Sonra şehrin diline, çocukların ve kuşların diline...Kadınların diline ne dediğine kulak vermeli...Çünkü kadınların dilini anlamayan, onlara değer vermeyen toplumlar hep kaybettiler tarih boyu...
Çok selam.. Aydınlık yarınlar dileyelim ülkemize... Ülkemizin kıymetini bilelim... Ne dersin?