İster ilk say, ister son kabul et.
Gidecek yerlerimiz kalmadı.
Gidecek yerlerimiz toz duman.
Kan revan içinde Müslümanların yaşadığı topraklar.
Kimse inanmak istemiyor kutsal kitapların "Müslümanlar kardeştir dediğine. Ne kardeşliğimiz kaldı, ne merhametimiz kaldı bir birimize. Çok azaldık bir birimize. Bir birimizi çok unuttuk. Herkes güçlü olma sevdasında, herkes servet edinme uğraşında, ne yapacaklarsa bu kadar parayı pulu?
Kimse ne bilmek istiyor, ne duymak istiyor infak ayetlerini. Ve namaz kılmakla kurtulacağını, başka hesaba çekilmeyeceğini sanıyor bir çok insan.
Hani "ihtiyaç fazlasını dağıtan adamın adıdır Müslüman" denir ya. İhtiyaç fazlasını dağıtan adam, kimsenin ihtiyacı bitmez oldu bu günlerde.
Kimsenin parası yetmez oldu kendine. Ve herkesin gözü başkasının varlığında.
Artık yeni Müslümanın gündeminde "infak" diye bir şey yok. Yeni Müslüman kendi dininin kurallarını kendi koyuyor. Yeni Müslüman hesap günün varlığına çokta inanmıyor. Yeni Müslüman kendini ölümsüz sanıyor.
Ve biz kimi zamanlar "bu emri" gündeme taşıyoruz diye, infak ayetlerini gündeme taşıyoruz diye, kitabın "ihtiyaç fazlasını verin" demelerini hatırlatıyoruz diye, bize "delinin teki" diyenler bile var. Ama varsın desinler "onların öyle demesiyle" söylemek istediklerimizi “söylemekten” vazgeçecek değiliz, her halde.
Bize söylemek düşer, yazmak düşer bize, kardeş olduğumuzu hatırlatmak düşer.
Mazlumlardan yoksullardan yetimlerden sürgün yemiş babalardan söz etmek, ve “onlara karşı olan sorumluluğumuzu hatırlatmak düşer.
Bunu yaparken "hatırlamak düşer İslam'ın" kendi yapmadığınız şeyleri başkalarına söylemeyin dediğini. İşin bu kısmı felaket bir sorun "yazan söyleyen" için. Yazmakla olmuyor, söylemekle olmuyor. Yazıp söylerken "insan emin olmalı" yazıp söylediklerini kendinin yaptığına.
Yoksa yapılan eylem “bir iki yüzlülüktür” bir münafıklıktır.
Ondandır senden bir isteğim var sevgili.
Bu karanlık, bu savaş günlerinde, ölümün ne zaman geleceği belli olmayan bu zalim günlerde senden isteğimdir sevgili.
Gel benim için "ya da ülkemiz için" bir dilek tut/içinde dualar olsun dolu- dolu. İçinde aydınlık şafaklar olsun.
İçinde namaza adanmış geceler olsun.
Zeytin ağaçları olsun, ardıç kokusu olsun içinde
Aldırma yağmurlara/yağsın yağacağı kadar.
Çok kirlendi yeryüzü. Şehirler çok kirlendi
Gel sen bir dilek tut.
Bir dilek tut “imanı tazelensin” insanlığın.
Musa geri gelsin. Geri gelsin İbrahim.
Muhammed (SAV) gelip konuşsun bizimle.
Yeni sözler etsin, yeni hutbeler okusun.
Ne edip edip yeniden geri çağırayım şiirlerini Akif'in.
Şafaklar geri gelsin.
İkindi vakitleri ellerin ellerimde.
Bir dilek tut.
Gözlerim gözlerinde kalsın/nasıl kalacaksa.
Çok karanlıkta kaldık.
Çok savrulduk.
Çok fırtınaya tutulduk.
Çok horladılar.
Omuzlarımız eskidi başkalarını taşımaktan.
Bir dilek işte.
Bir dilek tut
Yaraları iyileşsin bu ülkenin.
Annelerin yaraları iyileşsin.
Bitsin bu zalim savaşlar.
Zalimlerin zulmü bitsin.
Bu çocuk ölümleri bitsin.
Bu vurgunlar.
Ağıtları annelerin.
Babaların utançları bitsin.
Yazamayacaksam yazamaz olayım.
Gel bir dilek tut.
Kuşlar geri dönsün dallara.
İyi adamlar geri dönsün.
Ve insan.
İnsan geri dönsün sevgilim.
İnsan geri dönsün...