Mehmet KAYA

Mehmet KAYA


ŞEHİRLERDE UYARIR İNSANI

02 Mart 2017 - 00:10

Ey ülke ahalisi, ve ey şehir ahalisi, ey aziz insan! Keşke bilenlerden olsaydık, ama kimse bilmek duymak istemedi şehirlerin uyarılarını...Oysa şehirlerde kutsal metinler gibidir, kendine vahiy gelen peygamberler gibi anlarsan "içlerinde bilgi taşırlar içlerinde tarih taşırlar, içlerinde acı ve mutluluk taşırlar göz yaşı taşırlar...
Şehirlerinde konuşan dilleri vardır, üşüyen yürekleri yara alan elleri ve gözleri vardır... Mesela Mekke'nin bir dili vardır, Medine'nin de, öyle...Duyanlar için İstanbul'un bir dili vardır, her an insanlara bir şeyle anlatan, insanlara bana kıymayın, bana bu kadar dokunmayın, beni bu kadar yaralamayın, beni bu kadar azaltmayın "ben çok acı çekiyorum" diyen...
Mesela Ankara'nın da kendince bir dili vardır, insanlara hep bir şey anlatan, Bursa'nın da Diyarbakır'ında Konya'nın da,Antalya'nın da, İzmir'inde...İnsanlar gibidir şehirlerde, kendince dilleri vardır, durmadan insanlara bir şey söyleyen, ve insanları uyaran...
Ben diyeyim de, sen nasıl anlarsan anla "şehirler de acıkırlar, susuz kalırlar, uykusuz kalırlar, çaresiz kalırlar dinsiz imansız kalırlar" onlarda insanlar gibi kirlenirler veya temiz kalırlar "ama işte" bütün bunların müsebbipleri o şehirlerde yaşayan insanlardır...Onların iyi veya kötü eylemleridir, iyi veya kötü amelleridir, iyi veya kötü düşünceleridir şehirleri bu hale sokan..
Böyle zamanlarda "şehirlerde bilemezler ne yapacaklarını" kızarlar öfkelenirler, kendi dillerince uyarırlar insanları, bunları yapmayın, benim bu kadar canımı acıtmayın, ben bu kadar yükü bu kadar ağırlığı bu kadar karanlığı bu kadar küfrü kaldıramam derler, ama insan "kendine ve hem cinslerine yaptığı acımasızlığı" şehirlerde yaparlar...
İnsan çok canını acıttı şehirlerin,çok kolunu kanadını kırdı zalimce, ve cahilce...Tarihin her döneminde insanları uyarmıştır şehirler, insana aklını başını topla demiştir "dikkat et kendine insanlıktan uzaklaşma" demiştir, benim canımı acıtma suyumu azaltma ormanları mı kesme demiştir kendi diliyle...
Bu demeleri duymamışsa, bu insanın kendi ayıbı, kendi gafletidir...Mesela hep demiştir şehirler insana "kalbimde büyüyen ağaçlarımı kesme, gölgemi ve suyumu azaltma diye...Her ağaç o şehrin evlatlarıdır aslında, ve bunu hep demiştir şehirler insana, ne olur benim evlatlarıma dokunma diye...
Ama insan, insan hep hainlik etti şehirlere, hep zalimlik etti, ve hep kötülük etti, duymadı şehrin yalvarmalarını, göz yaşlarına kulak asmadı... Ne demişti Muhammed Mustafa (sav) "bir saat sonra kıyametin kopacağını bilseniz bile "elinizde bir fidan varsa" onu dikin" bir saat sonra kıyamet kopacak olsa bile...
Ve şimdi ey millet, ey insanlar "her birimiz" kıyametini hazırlıyoruz şehirlerin... Kendilerine mimar dediklerimiz, kendine mühendis dediklerimiz, kendilerine din adamı filan dediklerimiz "bunların her biri" şehirleri kıyamete zorlayanlardır, şehirlerin ölümünü hazırlayanlar işte...
Ne merhametleri merhamet, ne vicdanları vicdan, ne dinleri Allah'ın dini her birinin... Konuşuyorlar, bağırıyorlar, biz varız diyorlar, ve biz her şeyi biliriz diyorlar... Oysa çok fenadır şehirlerin uyarması, sesine kulak vermek gerek...Kutsal metinlerin uyarması gibidir şehirlerin insanı uyarması...Kulak verilmesi dinlenmesi gerek, ama insan çok zalim...
İnsan çok zalim, ve çok bencil...Kendinden başka bir şeyi düşünmeyecek kadar zalim işte...
Oysa insan kendi kıyametini, kendi sonunu hazırlıyor şehirleri kıyamete ve ölüme zorlamakla...
Şimdilik bunları deriz yalnızca...
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum