Evet bir gün orada "anlamlı ve onurlu" hikayeleri olmalı insanın. Yani kendi anlatmalı, ya da melekler kitaptan okumalı o hikayelerin güzelliğini. Rabbine "ben bunlar ile geldim" diye bilmeli insan sevinçle. Orası işte, kıyamet günü yani. Evet, kimileri bu hikayelere ibadet ve hayır dua diyorsa da, şair diliyle ben hikaye dedim. Anlatılan ve okunan, dinlenen, ve tesir bırakan.
İşte o kıyamet günününde, o hesap günün de, her şeyin açık edildiği günde yani, Rabbine götürdüğü onurlu, ve anlamlı hikayeleri olmalı insanın. Herkesin anlayacağı hikayeler, herkesin "çok güzelmiş" diyeceği hikayeler. Kimi insanların "keşke benim de böyle hikayelerim olsaydı" diyeceği hikayeler işte.
İster kendi okusun, ister meleklere okutsun ama Rabbi'nin razı olacağı hikayeler. Ama okundukça herkesin hayran kalacağı, herkesin güzel yazılmış diyeceği hikayeleri olmalı insanın o günde. Kimisi kısa yazılmış, kimisi uzun yazılmış "ama" hepsi anlamlı, hepsi onurlu, hepsi kitapların anasının dediklerine uygun hikayeler olmalı
Oku denirse okunacak, anlat denilirse anlatılacak, ve asla insanı mahcup etmeyeceği hikayeler. Veya melekler okursa sevinecekleri, "ne güzel hikayeleri var" diyecekleri" hikayeler işte. Ve bilmeli insan, insan hep bilmeli, ve asla hatırından çıkarmamalı. Bu hikayelere sahip olmak, bu hikayeleri toplamak, bu hikayeler ile öte tarafa gitmek "ve benim hikayelerim bunlar Rabbim"demek için hayatı hep aydınlık içinde olmalı insanın bu dünya da.
Hayatı temiz olmalı, elleri ve gömlekleri kirli olmamalı. Dili insan dili olmalı, dili dinin dili olmalı. Ve hep aklında tutmalı insan "Allah kuluna şah damarından daha yakındır" ve her daim gözetim altındadır, her daim "not edilmektedir" yapıp ettikleri. Yani kısacası "insanın güzel hikayesi olması için" insan güzel yaşamalı bu dünyada.
İnsan Allah'ın çizdiği sınırları aşmamalı "ve bilmeli ki" Allah'ın koyduğu sınırları aşan kişilerin güzel hikayeleri olmaz öteki dünyaya götürecek. Allah'ın sınırlarının dışında yazılan her hikaye yalan ile yazılmıştır. Ve insan "bu benim hikayem" diyemez Rabbine. Bak Rabbim "ben bu hikayeler ile" geldim diyemez.
Zira anlamı yoktur o hikayelerin, onuru da yoktur. Uzun etmezsek, bilelim bu hikayelere insanın ihtiyacı var, insan burada bu hikayelerin yazanı ve toplayanı olmalı. Ve bembeyaz bir deftere yazılmalı bu hikayeler. Meleklere "alın okuyun derken" mahcubiyet duymamalı. Ve binlerce, yüzlerce "küçüklü büyüklü" hikayesi olmalı insanın o defterin içinde. Yazılma ve toplanma nedenleri olmalı.
Güzel sözler olmalı, ve güzel eylemler, güzel düşünceler. Çok güzel davranışlar olmalı insanlara karşı, ve canlılara karşı. Ne bileyim her şey olmalı içinde. Her türlü kulluk, her türlü dua, her türlü iyi davranış olmalı mesela. Sabahları kuşlara yem attığın anların notu olmalı eğer atmışsan. Yaşlı bir adamın elinden tutmuşsan olmalı içinde, yoksul bir kadına yardım etmişsen de.
Merak etme "sen yazmasan da" bir yazanı hep vardır o hikayelerin. Yeter ki biz isteyelim, yeter ki hikayelerimizin güzel yazılmasını isteyelim. Yeter ki "Allah'ın dediklerini" kendi dediklerimizle karıştırmayalım. Yeter ki, Peygamberin dediklerini yükseklerde tutma gayreti yaşayalım. Yeter ki, zalimlerin tarafında olmayalım, ve soframızda haram olmasın yeter ki. Yeter ki, düşenleri kaldıranlardan olalım, ve yoksulların kapısını çalanlardan, yani onlara yardım edenlerden.
Unutmayalım, niyetlerimiz rızaya uygunsa, ve o yönde gayretimiz varsa "yazılan hikayelerimiz" güzel olacaktır. Rabbimiz "benim hikayelerim bunlar" diyebileceğiz, Onun rızasına uygun bir hayatımız olması için gayretimiz olmuşsa.
O gün...O hesap gününde "güzel hikayeleriniz olsun" duası ile...