Elbette yazılması zor şeyler, ve anlaşılması güç şeyler söylemeye çalıştıklarımız. Hatta içimizden kimilerinin işine gelmeyecek, ve onların memnun olmayacağı şeyler sözlerimiz.
Evet ey insanlar, ey bu ülkenin çocukları, ve Muhammed Mustafa'nın (SAV) ümmetleri "sözlerim" size, sözlerim hepimize. Sözlerim kalbinde rahmet taşımak isteyenlere, sözlerim yağmurlarda ıslanmak isteyenlere insan adına. Sözlerim ekmeğini paylaşmaya hazır olanlara.
Evet, şimdilerde "çok yabancılaştık" bir birimize. Çok uzak kaldık bir birimizden "en yakın olması gerekenler bile" bir birinin sarsılmasını ayağının kaymasını ister halde. Sahi bu ne iştir böyle. Bunun açıklamasını nasıl yaparız çocuklarımıza sahi.
Şehirler modern bir toplama kampı sanki, ve tanış olmak istemiyoruz nedense. Aynı mahallede otururken, aynı apartmanda, aynı sitede otururken bile çok yabancı kaldık. Kimse kimseyi tanımak dinlemek istemiyor günümüzde. Ve her gün daha çok yabancılaşıyor insan insana.
Kimse kimsenin ne iş yaptığını, adının ne olduğunu, hangi şehirden buralara geldiğini bilmek istemiyor. Korkuyoruz bir birimizden, bir birimize güvenmiyoruz. Bir birine güvenmeyen insanlar "elbette" yabancılaşıyorlar. Çok yabancı kaldı insan başka insana.
İşte bu yabancılaşma, bu bilmeme, ve uzak kalma hastalığı bizim insan yanımızı alıp götürdü. İnsan yanımız azaldı, insan yanımız çok azaldı ey insanlar. İnsan yanımız çok azaldı kardeşlerim. İnsan yanımızı çok azalttı "bu karanlık sistem" bizim.
Dünyaya tutunduğumuz kadar "insana tutunmayı" beceremedik. Çok kötü kırdık bir birimizin kanadını kolunu. Kadınlarımızın kanadını kolunu çok kırdık. En çok "yaşadığımız bu çağda" üzüldü kadınlarımız. En çok bu çağda ağıt yaktılar alın yazılarına.
Çok yabancılaştık ey insanlar. Yabancılaştık kardeşlerim. Yabancılaştığımız içindir bugün bir birimizden haberimiz yok. Ne derdimize ne sevincime ortak olmayı bilebildik. Haberimiz yok arka sokağımızda bir çocuğun aç yattığından. Var mı? Kimin var, sahi haberi olan var mı "arka sokaklarda" neler olduğundan, neler yaşandığından?
Kaçımızın uykusu kaçıyor bu işler aklına düşünce? Kaçımızın keyfi kaçıyor sabah kahvaltılarında aç insanları düşünerek. İşte bu bir birimize yabancı oluşumuzdandır ki "bir insan başka bir insan ağrıyan yerlerini söyleyemiyor, var olan yaralarını gösteremiyor.
Söyleyemiyor "kardeşim bu akşam soframa koyacak ekmeğim yok" diye bir insan başka bir insana. Soralım kendimize Müslüman bir toplum böyle mi olmalı" sahi? Veya insan böyle mi olmalı? Bu anlayış Muhammedi bir anlayış mı soralım kendimize. Bu nasıl bir merhametsizlik tir, böyle?
Bu bir zulüm değil mi "bir insanın" başka bir insana yaptığı? Gelin diyorum. Gelin daha yakın olmanın yollarını arayalım bir birimize. Gelin sevgiyi ve kardeşliği, insanlığı, yıkılan dökülen yerlerimizi yeniden inşa etmenin çaresine bakalım.
Gelin dağılan, koparılan insan yanımızı yeniden onaralım. Yeniden iman edelim gelin...